Ahmet Rasim Küçükusta bu hafta
kolesterol tartışmasını bir kez daha oldukça ironik bir şekilde sayfalarına
taşıdı (1). British Medical Journal’da yayınlanan bir makaleyi değerlendiren
Küçükusta, 11 araştırmanın metaanaliz sonuçlarının 2 – 6 yıl kolesterol ilacı
kullanan “riskli” bireylerin 3 gün 5 saat ve koroner sorunlu bireylerin 4 gün 3
saat daha “uzun” yaşadığını ortaya koyduğunu aktardı.
Tıbbı ve sağlığı “biyolojiye”
indirgeyerek, sağlık sorunlarının esas olarak tıbbi müdahalelerle
çözülebileceğini savunan kapitalist tıp açısından kolesterol özel bir yere
sahiptir. Kanda kolesterol “yüksekliğinin” (!) özellikle kalp krizi ve
inmelerden sorumlu olduğunu iddia eden kapitalist tıp, kolesterolü “yüksek”
hastaların ilaçlarla tedavi edilmesi gerektiğini, bu şekilde kalp krizi ve
inmelere bağlı mortalitenin azaltılabileceğini ileri sürer.
Tıp geçtiğimiz yüzyılın ortalarında
kan kolesterol düzeyinin 300 mg/dl üzerinde olması durumunda ilaçlarla
düşürülmeye çalışılmasını öneriyordu. Daha sonra kolesterolün alt grupları
ölçülmeye başlandı ve yaşamımıza “iyi” kolesterol (yüksek yoğunluklu) ve “kötü”
kolesterol (düşük yoğunluklu) kavramları girdi. 1990’ların başında kolesterol
için “tedavi” eşiği 300’den 240’a düşürüldü. Böylece daha çok insanın
“yaşamının kurtarılabileceğine” inanılıyordu.
1998 yılında ABD’de yapılan büyük bir
randomize çalışma (Texas Koroner Arterioskleroz Önleme Çalışması) “kolesterol
lobisini” şaşkınlığa uğrattı. Çalışmanın sonuçlarına göre 5 yıl boyunca
kolesterol ilaçlarıyla tedavi edilen hastaların yalnızca yüzde 2’si tedaviden
“fayda” görmüştü (2). Bu tam bir fiyaskoydu. Hemen araştırma sonuçları örtbas
edildi ve kolesterol lobisi yeni bir atağa kalkarak tedavi edilmesi gereken
kolesterol düzeyi eşiğini 240’dan 200’e indirdi (en iyi savunma saldırıdır!).
Kolesterol düzeyi eşiğinin 200
mg/dl’ye çekilmesiyle birlikte, kolesterol ilaçlarıyla “tedaviye” alınanların
sayısında dramatik bir artış yaşandı ve “kolesterol pazarı” dünyanın en karlı
pazarlarından biri haline gelmeye başladı. Artık dünyanın her yerinde on
milyonlarca insana kolesterol düzeylerini düşürmek için kolesterol ilaçları
reçete ediliyor ve on milyonlar ömür boyu kolesterol ilaçlarının “müşterisi”
haline getiriliyordu. Kolesterol düzeyi eşiğinin 240’dan 200’e çekilmesiyle
yalnızca ABD’de kolesterol ilaçları için “müşteri” haline getirilen hasta
sayısı “bir gecede” 49 milyondan, 92 milyona yükselerek yüzde 86 arttı (2).
Yirminci yüzyılda tıbbın tarihin
hiçbir döneminde görülmedik bir prestij kazanması, insanların tıbba ve
hekimliğe bakışını değiştirmiştir. Çiçek hastalığının eradike edilmesi, kalp
nakli gibi müdahalelerle insanlarda büyük umutlar yaratan tıp, bu başarılara
paralel olarak sermayenin daha fazla ilgisini çekmeye başladı ve yirminci
yüzyılın sonlarına doğru tıbbi-sanayi kompleks, silah ve uyuşturucu ticareti
gibi dünyanın en karlı sektörlerinden biri haline geldi.
Tıbbi-sanayi kompleks tıbbın
prestijini kendi çıkarları için kullanırken, tıbbı eğitiminden, hizmet
üretimine kadar bütün boyutlarıyla kontrolü altına almayı başardı. İnsanların
tıbba olan güvenini ranta tahvil etmek için her yolu deneyen sermaye, sonunda
hastalıkların tanı ve tedavi kriterlerini belirlemeye başladı. Örneğin çoğu
insan, sağlığa zararlı olduğu düşünülen kolesterol düzeylerinin “bağımsız”
hekimler ve bilim insanları tarafından belirlendiğini düşünür. Oysa kolesterol
düzeyi eşiğini 240’dan 200’e çeken komitede yer alan 9 uzmandan 8’i kolesterol
ilaçları üreten ilaç şirketlerinin ücretli danışmanlarıdır (2).
Özetle Küçükusta’nın çok yeni bir
yayın vesilesiyle bir kez daha gündeme getirdiği kolesterol ilaçlarının
sanıldığı kadar “fayda” sağlamadığı gerçeği, aslında çeyrek yüzyılı aşkın bir
süredir çok iyi bildiğimiz bir gerçek. Welch’e göre kolesterol lobisinin
abarttığı fakat gerçekte kolesterol düzeyi “tedavi gerektirmeyecek” 100 hastaya
24 yıl boyunca kolesterol ilaçları verildiğinde, bu hastalardan yalnızca yüzde
8’i “fayda” görecek, hastaların yüzde 14’ü ise “tedaviye” rağmen kalp krizi
geçirecektir. Hastaların yüzde 78’i ise zaten yaşamları boyunca bir sorun (kalp
krizi veya inme) yaşamayacak olduğundan, boş yere ilaç kullanmış olacaktır.
Belki size kolesterol ilacı yazan /
yazacak hekiminizle Sınıfın Sağlığı’nda
okuduğunuz bu makaleyi tartışmak istersiniz, ne dersiniz?
Önemli uyarı: Burada özellikle başka
herhangi bir sağlık sorunu olmayan ve sadece kan kolesterol düzeyi “yüksek”
diye kolesterol ilaçları reçete edilen hastalara vurgu yapılmıştır. Özellikle
kalp krizi ve/veya inme geçirmiş hastalarda, aynı sorunların yinelenmemesi için
kolesterol ilaçlarının hekimin tavsiye ettiği şekilde kullanılması önemlidir.
Akif Akalın
http://haber.sol.org.tr/blog/sinifin-sagligi/akif-akalin/kolesterol-ilaclari-yine-hedef-tahtasinda-131604
KAYNAKLAR
2. Welch, GH. Aşırı Teşhis. Çeviren:
Akif Akalın. İstanbul: İNSEV
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder