Sputnik ile yapılan röportaj
Güneş’in bahsettiği anti-Sovyet ve anti-Rus bakışın yansıması olan bu eleştiriler, çoğunlukla dayanaksızlığıyla göze çarpıyor. Sosyal medya ve basında yer alan “Ruslar hiçbir zaman insan hayatını önem vermedi” veya “Rus aşısına güven olmaz” suçlamalarına, Sovyet dönemi tıbbı üzerine araştırmaları olan ve toplumcu tıp üzerine pek çok esere sahip emekli hekim Akif Akalın yanıt veriyor:
“1917, Rusya’nın tıp tarihinde önemli
bir dönüm noktası. Kurulan sosyalist rejim, sağlıkta kapitalist ülkelerden
farklı olarak, koruyuculuk ve önleyiciliği esas alıyor. Bu yüzden aşı da
Sovyetler ile birlikte önem kazanıyor. İngiltere’de aşı uzun süredir uygulansa
da kapitalist ülkelerde aşı yaygın bir uygulama değildi. Ancak Sovyetler
Birliği 1. Dünya Savaşı ve sonrasındaki iç savaş sürecinde, Kurtuluş Savaşı
dönemindeki Türkiye’ye benzer şekilde salgın hastalıktan kırılıyordu. İşte bu
şartlar Sovyetler Birliği’nde aşı çalışmalarını başlattı. 2. Dünya Savaşı ve
sonrasında da aşı çalışmaları hız kesmedi. Özellikle çiçek aşısına Sovyetler
Birliği’nin katkısı çok büyük oldu. Çiçek hastalığının ortadan kaldırılması
Sovyetler Birliği’nin ve onun Dünya Sağlık Örgütü’ne verdiği destek
sayesindedir.”
‘Rus bilim adamları koronavirüs aşısı için ülkenin 100 yıllık
deneyiminden faydalandı’
Sovyetler’in çocuk felci konusundaki
katkılarını da hatırlatan Akalın “Küba’nın 1960’lardaki en büyük
problemlerinden birisi olan çocuk felcine karşı Sovyetler ülkeye aşı, bilim
insanları ve ekipman göndererek hastalığın ortadan kalkmasını sağladı. Bu
dünyaya örnek oldu ve çocuk felcinin kader olmadığı anlaşıldı. Bugün çocuk
felci çok çok nadir görünen bir hastalık. Yalnızca savaşın halen devam ettiği
Afganistan, Irak gibi ülkelerde nadiren gözüküyor. Koronavirüs aşısında bu
deneyimden faydalanıldığını söylemek mümkün. Neticede bu ülkenin aşılar
konusunda 100 yıllık deneyimi var. Özellikle çiçek aşısı, bugün geliştirilen
koronavirüs aşısının geliştirilmesinde çok güçlü bir arka plan oluşturuyor”
diye konuştu.
Toplumcu tıp geleneği
Sovyet sistemiyle kapitalist sistemi
arasındaki farka dikkat çeken Akalın “Sovyet sisteminde doktorlar hasta
beklemez. Tersine doktorlar hastalık ortaya çıkmasın diye neler yapılabileceği
üzerinde çalışır. Bunun da en önemli ayağı aşıdır. Sorun çıkmadan önce tedbir
almakla, sorun çıktıktan sonra tedbir almaya çalışmak iki farklı ideolojinin
sonucudur. Aşı, koruyucu tıbbın temel ayağıdır” dedi.
Röportajın içinde yer aldığı yazı
için:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder