Translate

16 Eylül 2020 Çarşamba

Halilağa Bakır Madeni ve İçi Devlet-Sermaye Elbirliğiyle Boşaltılan ÇED Analizleri

Cengiz Holding ve ortaklarının bir bakır madenciliği projesi olarak kamuoyuna sunduğu “87513 Ruhsat Numaralı Sahada Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi” projesi, 2012’den bu yana yöre halkına yapılan baskıya rağmen yol alınamayan, kamuflaj amaçlı değişiklikler, el değişiklikleri ve ruhsat birleştirmelerine gidilen bir proje.

 

Dün protestolar sonucunda yapılmayan ÇED kamuoyu bilgilendirme toplantısına ilgi yoğundu.

 

Toplantıya katılmak üzere Hacıbekirler köyüne erişmeye çalışan yurttaşlar yol üzerinde en az dört kez durdurularak GBT sorguları yapıldı. Devletin bölgedeki olanaklarının katılımın engellenmesi için seferber edildiği izlenimini uyandıran bu teyakkuz durumu, söz konusu projenin Kirazlı Altın Madeni projesinden çok daha derin bir iktidar desteği olabileceğini düşündürüyor.

 

Özellikle yöre kadınlarının proje karşısındaki kararlılığı ve bilinci görülmeye değer bir umut kaynağı. Madencilik şirketinin iş vaadiyle yanına almaya çalıştığı genç nüfusa da bulaşmasını isteyeceğimiz türden bir isyan var. “Köyümüzden başka yerde yaşamak istemiyoruz” diyor kadınlar.

 

ÇED sunum dosyasına göre geçmişte altın ve bakır madeni olarak ruhsatlandırılmış iki farklı projenin ruhsatları birleştirilerek mevcut ruhsat edinilmiş. Ruhsat alanı 5166 hektar (51 kilometrekare-Sapanca gölünden biraz daha büyük), ÇED alanı ise 603 hektar (6 km2).

 

Proje sunum dosyasına göre 19 yıllık faaliyet süresi içinde 90 milyon ton cevher ve bundan daha fazla miktarda niteliksiz hafriyat (pasa) çıkarılacak. Toplam 200 milyon tonu aşan bir açık havza kazısı yapılacak. Bu, kilometreler ölçeğinde bir hacmin kazılarak çıkarılması ve işlenmesi anlamına geliyor. 


Bu kazının yapılması sırasında sürekli olarak patlatma, taşıma, kırma ve öğütme işlemleri söz konusu olacak. Daha sonra flotasyon(yüzdürme) yöntemiyle cevher zenginleştirme sırasında yörede tarım yapanların bugünlerde tümden yoksun kaldıkları su kaynakları ve sodyum siyanid (siyanür) kullanımı söz konusu olacak. Proje sunum dosyasında Uzunalan deresi ve adı belirtilmeyen bir gölet projenin su kaynakları olarak gösterilmiş.

 

Sunum dosyası ne kullanılacak su miktarından, ne flotasyonda kullanılacak kimyasallardan, ne de patlayıcı miktarından bahsetmiyor. Devasa miktarda patlayıcı kullanılacak olmasına ilişkin tek ipucu ÇED sunumunda belirtilen 6.000 m2’lik bir yer tahsisi.

 

ÇED Komedisi

 

Ülkemizde ÇED süreçleri çoğu zaman yetkilendirilmiş profesyonel şirketler eliyle çevresel zararlara ilişkin engellemeyle karşılaşmadan üretime geçilmesini güvence altına alan bir arzuhalcilik haline getirilmiş durumda. ÇED süreçlerinin atlatılmasını sağlayan çok bilinen ve çok kullanılan yöntemlerden bazıları:

 

- proje alanının ilk başta küçük gösterilerek, izin alınmasının hemen sonrasında genişletme aşamasına geçilmesi,

- projenin üretim başlığının yanlış yönlendirmeye uygun şekilde manipüle edilmesi,

- yapılması gereken analizlerin kes yapıştır ve öykü-anlatımı yoluyla hacmen dolgun ancak içeriksiz ve ilgisiz şekilde dökümanlara monte edilmesi,

- kendisi kritik çözülmesi sorunlu başlıkların tümüyle yok sayılarak analize dahil edilmemesi,

- kendisi kritik çözülmesi sorunlu başlıklara “gereği hassasiyetle ve mevzuata uygun olarak yerine getirilecektir” tarzında arkası doldurulmamış yoruma açık yanıtlar verilmesi,

- iktidar baskısı altında davranan kamu kurumları işin içine dahil edilerek olumlu görüş alınması şeklinde hayata geçiriliyor.

 

ÇED sürecinde belirtilen çözümlerin uygulanabilirliği ve fiiliyata geçiyor olmasını takip eden bir mekanizma bulunmadığı için onaya biçimsel olarak uygun ancak arkası doldurulmamış yanıtlar verilebilmesi mümkün hale geliyor.

 

Zafer Anayurt


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder