Milli Eğitim Bakanlığı’nın yüz-yüze eğitim için verdiği tarih yaklaşıyor. 21 Eylülde çocuklarımız okullara gitmeye başlayacak. Merak edilen soru şu: okullarda gerekli tedbirler alındı mı?
Öncelikle okulların açılmasının ve yüz-yüze eğitimin çocukların sağlığı ve iyiliği bakımından çok önemli olduğunu düşündüğümüzü belirtelim.
Çocukların sağlığı ve iyiliği
düşünüldüğünde okulların kapalı olması, açık olmasından çok daha olumsuz
etkiler barındırıyor. Kapitalist toplumlarda okulun çocuklar için güvenli
sığınaklar olduğunu, onları başta çocuk işçiliği, şiddet, istismar, taciz ve
tecavüz olmak üzere birçok tehlikeden koruduğunu asla unutmamalıyız.
Diğer yandan COVID 19’un “çocuklar
için” büyük bir tehdit olmadığını biliyoruz. Dokuz ayın deneyimleri vakaların
yalnızca yüzde 8,5 kadarını çocukların oluşturduğunu ve çocuklarda COVID 19
nedeniyle ölümlerin yok denecek kadar az olduğunu gösteriyor.
O halde sorun ne?
Sorun, gerekli tedbirler alınmadığı
takdirde okulların birer hastalık yuvası haline gelmesi ve çocukların okuldan
eve, topluma hastalık taşıma olasılığı. Bu nedenle çocuklar, öğretmenler ve
diğer eğitim emekçileri arasında okul içinde ve okulla ilişkili ortamlarda COVID
19 bulaşma riskinin asgariye indirilmesi gerekiyor
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) okulların
eğitime açılması konusunda kararların “yerel” düzeyde alınması gerektiğini
söylüyor. Örneğin bir ilçede yapılan sürveyans çalışmalarında hiç vaka bulunmaması
veya birkaç vaka bulunması halinde okullar, gerekli tedbirler alınarak açık
tutulmalı. Hatta vakaların ilçe içinde belirli yerlerde kümelenmiş olması
durumunda dahi okullar açık tutulabilir. DSÖ sadece ilçe içinde salgının yaygın
olması durumunda “son çare” olarak okulların kapatılmasını öneriyor.
Peki, okullarda alınması gereken
tedbirler neler?
Aslında okullardan önce “toplum”
düzeyinde alınacak tedbirlere önem verilmeli ve okullarda alınacak tedbirler bu
“genel” tedbirlerin bir parçası olarak düşünülmeli. Eğer siz toplum içinde “şüpheli”
vakalara test yapmıyorsanız, hastaları izole edip, temaslıları karantinaya
almıyorsanız, okullarda tedbir almanızın ne anlamı var?
Öncelik virüsün toplum içinde
dolaşmasını azaltacak tedbirlere verilmeli. Toplumsal hareketliliğin asgariye
indirilmesi, hayati olmayan işyerlerinin tatil edilmesi önemli. Toplum düzeyinde
gerekli halk sağlığı tedbirleri alınmadan, okullarda tedbir alınamaz.
Okullarda alınacak tedbirler
özellikle öğrenciler ve eğitim emekçileri arasındaki fiziksel mesafenin
korunmasına, yeterli ve uygun havalandırmaya ve temizliğe yönelik olmalı.
Öğrencilerin okula gelirken kullandığı servislerden başlayarak, sınıflarda, teneffüslerde,
yemekhanelerde vb fiziksel mesafe sağlanmak zorunda.
Öğretmenlerin mutlaka hastalığın
belirti ve bulguları yönünden taramalar yapmaları gerekiyor. Şüpheli
öğrencilere hemen test yapılmalı ve izole edilmeli, temaslılar hemen karantinaya
alınmalı. Velilerin de bu konuda eğitimi ve sürekli çocuklarını izlemeleri
gerekiyor.
Okul sağlığı hizmetleri pandemi
sürecinde daha da önem kazanıyor. Başta aşılama hizmetleri olmak üzere okul
sağlığı hizmetleri kesintisiz sürdürülmeli. Okullarda çocuklara psikososyal
destek, gıda desteği sağlanmalı. Hijyen konusunda alınan tedbirler sağlık
emekçileri tarafından denetlenmeli.
Ayrıca yüksek risk altındaki, örneğin
kronik hastalığı bulunan öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin tespit edilerek,
bunlara yönelik daha özel önlemler alınması gerekiyor. Bu gruptakilere tıbbi
maske temin edilmesi önemli.
Eğer yetkililerin “toplum” düzeyinde
yukarıda sıraladığımız
tedbirleri aldığına, okullarda gerekli tedbirlerin alındığına inanıyorsanız,
çocuklarınıza güvenle okula gönderebilirsiniz.
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder