Artık ülkemizde ve dünyanın geri kalanında hiçbir inanılırlığı kalmayan, hiç kimsenin güvenmediği ve eskiden tepkiyle karşılanan açıklamaları artık sadece alay konusu olan TÜİK, bu kez de "Yaşam Memnuniyeti Araştırması" sonuçlarını açıkladı. Buna göre Türkiye'de insanların yüzde 48,2’si mutlu olduğunu beyan ediyormuş. Duy da inanma!
MUTLULUK NEDİR?
Mutluluğun çeşitli tanımları
olabilir. Biz Türk Dil Kurumu’nun tanımını kabul edersek, mutluluğu “bütün
özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu” olarak
tanımlayabiliriz.
O halde 2020 yılında TÜİK’in anketine
yanıt verenlerin yarısına yakını “biz bütün özlemlerimize eksiksiz ve sürekli
olarak ulaşılmaktan dolayı kıvanç duyuyoruz” demiş olmalı. Hadi canım sende…
Ufak at, civcivler de yesin diye bir deyiş vardır. Tam da buraya uyuyor.
Acaba Türkiye’de milyonlarca emekçinin
özlemi, kendisinin ve ailesinin geçimini “kısa çalışma ödeneği” ile sağlamaya
çalışmak mıydı? İşsiz, aşsız kaldıkları, belediyelerin yardımlarına muhtaç
duruma düştükleri için mi mutlu oldular?
Yoksa özellikle yılın son aylarında
kepenklerini kapatmak zorunda kalan binlerce esnaf, bunun özlemiyle mi yanıp
tutuşuyordu? Ya ürününü maliyetine bile satamayıp, gururu bir kenara bırakıp
ekranlarda gözyaşı döken çiftçiler? Çiftçi traktörüne haciz geldiği için kıvanç
mı duyuyor gerçekten?
SEVDİKLERİMİZİ YİTİRDİKÇE MUTLU MU OLUYORUZ?
Araştırmada 2020 yılı
değerlendirilmiş. Bildiğim kadarıyla 2020 yılı son dönemlerde sevdiklerimizi en
çok yitirdiğimiz yıl oldu. Acaba sevdiklerimizi yitirdikçe daha mı mutlu
oluyoruz?
Felaketler 2020 yılının daha ilk
aylarında başladı. Pandemi ve pandeminin getirdiği sosyal, ekonomik ve
psikolojik sorunların yanında Türkiye, Van’da 41 kişinin yaşamını yitirdiği iki
çığ, Elazığ’da 41, İzmir’de 117 kişinin hayatını kaybettiği büyük depremler
geçirdik.
Hatta bir de aslında İran’da Hoy
kentinde olan, fakat orada kimsenin burnu kanamadığı halde bizde Van’da 10
kişinin yaşamını yitirdiği bir deprem de var. Giresun’da sele 6 canımızı
verdik. İdlip’te Rusya 33 askerimizi
öldürdü. Bunlar “büyükler”, maalesef daha az sayıda olan kayıplarımız manşetler
arasında yitip gidiyor.
On binlerce insanımız yeni
koronavirüse karşı etkili tedbirler alınmaması nedeniyle yaşamını yitirdi. Yüzlerce
işçimiz işyerlerinde yasanın zorunlu kıldığı İSİG önlemlerinin alınmaması
nedeniyle işçi cinayetleriyle aramızdan ayrıldı. Yüzlerce vatandaşımız
karayollarında gerekli iyileştirmelerin yapılmaması nedeniyle trafik
cinayetlerinde öldü. Onlarca kadınımız, kadın katillerine karşı gerekli
tedbirler alınmadığı için katledildi…
Ey TÜİK, gerçekten ciddi misin? Bunca
acıyı bir yıla sığdıran bir toplumda gerçekten insanların yarısına yakını sana “mutluyuz”
mu dedi? Bir yanlış anlaşılma olmasın? Acaba senin lügatinde “mutluluk”
sözcüğünün karşılığında bizim bilmediğimiz başka bir tanım mı var?
İşte kurumlar “siyasallaşınca” böyle
oluyor.
MEŞRULAŞTIRMA TAKTİKLERİ
Muhtemelen ülkede yaşayanların
yarısına yakınının mutlu olduğuna kimsenin inanmayacağını tahmin eden TÜİK, bu
sonucu 2019 yılında yaptığı araştırma sonucuyla karşılaştırarak, mutlu
olduklarını söyleyenlerin oranı yüzde 52,4’ten, 2020'de yüzde 48,2'ye geriledi
diyor. Böylece yüzde 48,2 gibi inanılması mümkün olmayan yüksek bir oranı “meşrulaştırmaya”
çabalıyor.
Yine araştırmanın sonuçlarına göre
aynı dönemde mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı da yüzde 13,1'ten
yüzde 14,5'e çıkmış. Yine aynı “taktik” kullanılarak, yüzde 14,5 oranı
meşrulaştırılmaya çalışılmış. Yurttaşlarımızdan sadece yüzde 14,5’i mutsuzum
demiş yani…
Özetle TÜİK’in 2021 yılında çizmeye
çabaladığı, fakat her zamanki gibi eline yüzüne bulaştırdığı tabloda bizi
inandırmaya çalıştığı yalan şu: Türkiye’de mutsuz insanlardan 3 kat daha fazla
mutlu insan var!
CAHİLLİK MUTLULUKTUR
Araştırma ayrıca kadınların
erkeklerden, evlilerin bekârlardan, 65 yaş üstündekilerin 65 yaş
altındakilerden daha mutlu olduğunu iddia ediyor. Fakat asıl bomba sonuç şu: “Bir
okul bitirmeyenler daha mutlu”.
Araştırmaya göre en çok mutlu olanlar,
yüzde 54,4 ile bir okul bitirmeyenler. Bunu sırasıyla, yüzde 50,3 ile ilkokul
mezunu, yüzde 46,8 ile lise ve dengi okul mezunu, yüzde 46,1 ile yükseköğretim
mezunu takip ediyor. Yani okumak mutsuzluk getiriyor. Ne kadar okursanız, o
kadar mutsuz oluyorsunuz.
TÜİK’in bu sonuca varmakta Matrix
filminden esinlendiğini düşünüyoruz. Anımsayın Morpheus’un repliğini: “cehalet
mutluluktur”. Orwell de “cahillik güçtür” diyordu. Sabahattin Zaim Üniversitesi
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı da, “Ben daha çok cahil ve okumamış,
tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Ülkeyi ayakta tutacak
olanlar okumamış hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın
ferasetine ben güveniyorum” demişti.
GELECEĞE UMUTLA BAKAN TÜRKİYE
Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından
biri de “kendi geleceklerinden umutlu olduğunu” beyan eden bireylerin oranını yüzde
69,6 göstermesi. Burada da kadınlar, erkeklerden daha umutluymuş.
Gerçi TÜİK açıklamamış fakat
muhtemelen geleceklerinden en çok umutlu olanlar yine hiç okula gitmemiş
olanlar ve geleceklerinden en çok umutsuz olanlar da üniversite mezunlarıdır.
Peki, Yeditepe Üniversitesi “Gençlik
Araştırması”, gençlerin yüzde 76'sı daha iyi bir gelecek için yurt dışında
yaşamak istiyor derken yalan mı söylüyordu? Yeditepe de araştırmasını 2020
yılında yapmış. Yeditepe’nin de soru sorduğu insanlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.
O halde biri yalan söylüyor.
Acaba kim?
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder