İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde 2012 – 2013 öğretim
yılında Toplumcu Tıp dersi kapsamında seminer olarak sunulmuş ve tartışılmıştır.
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin yayın
organı olan Halk Sağlığında Gündem (HASGÜN) elektronik dergisinin Haziran –
Temmuz 2012 nüshasında yer alan “Halk Sağlığında İz Bırakanlar” bölümünde “Ege
Toplum Sağlığı Enstitüsü” konusu işlenmiştir.
4 Temmuz 1975 tarihinde kurulan Enstitü’nün
ülkemizin toplumcu tıp deneyiminde çok önemli bir yeri vardır ve Enstitü
ülkemizde toplumcu tıp alanında birçok ilke imza atmıştır:
1. İlk kez bir sağlık kurumuna sağlık
dışı mesleklerden (sosyolog, ekonomist, çocuk gelişimi uzmanı, sosyal
çalışmacı, gıda mühendisi vb) uzmanlar istihdam edilmiş ve hizmet sunulan
bölgede sağlık sorunlarının çözümü için bu mesleklerden uzmanlarla gerçekten
birlikte çalışılmış ve çok değerli işler üretilmiştir.
2. İlk kez bu Enstitü’de hekim dışı
meslek gruplarına Halk Sağlığı Uzmanlık eğitimi verilmesi planlanmıştır.
3. Enstitü’nün ilklerinden ve en
büyük başarılarından biri de, kurum içinde tam bir demokratik işleyişi yaşama
geçirmesidir.
Kuşkusuz bunların çoğu, daha önce de
birçok yazar tarafından dile getirilmiştir, fakat ilk kez Enstitü’de yaşama
geçirilmek için gerçekten ciddi çaba gösterilmiş ve elden geldiğince de gerçekleştirilmiştir.
Bugün bizler Toplumcu Tıp Seminerleri’nde Enstitü’den kalan deneyimlerden yararlanmaya ve Enstitü’nün açtığı yoldan ilerlemeye çalışıyoruz.
ENSTİTÜ İLE TANIŞMAMIZ
12 Eylül faşist askeri darbesinden
sonra oluşan koşullara uyum güçlüğü çeken toplumcu güçler, 1981 yılının ilk
aylarından itibaren çalışmalarını yarı-gizli etkinliklerle sürdürmeye
başlamışlardı.
Üniversiteye devam edemediğim bu
dönemde, E.Ü. Tıp Fakültesi’nden bir ve E.Ü. Yüksek Hemşirelik Fakültesi’nden
iki öğrenci arkadaşla birlikte Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Toplum Sağlığı
Enstitüsü’nün (EÜTFTSE) düzenlediği 3. Toplum Sağlığı Sempozyumu’nun (1)
hazırlık çalışmalarında Prof. Dr. Tuğrul Özgür’e yardımcı olmak için görev
almıştık.
Sempozyum Eylül ayında Çeşme-Ilıca’da
yapılacaktı. Kabaca “ayak işleri” denebilecek görevler üstlenmemize karşın,
Tuğrul hoca bizim de (öğrencilerin) Sempozyum gündemli toplantılara Enstitü
görevlileriyle birlikte katılmamızı istiyordu. Dahası toplantılarda hemen her
konuda bizim de görüşlerimizi alıyor ve onurlandırıyordu.
Ayrıca Tuğrul hoca bizi (sanıyorum
kendi cebinden) sempozyum boyunca Ilıca’da, odalarında şifalı su kaynağı ile banyo
alınabilen bir otelde misafir etmişti. Bu sayede Enstitü ile tanışmış, yapılan
çalışmalar hakkında biraz fikir sahibi olmuştuk.
Sempozyum’un oldukça tedirgin bir
ortamda geçtiğini anımsıyorum. Daha çok getir-götür işleriyle uğraştığımız
halde Kenan Mortan’ın bir konuşmasını dinleyebilmiş, bazı hararetli
tartışmaları izleyebilmiştik.
Bir ay kadar sonra okula 12 Eylül’de
bırakmak zorunda kaldığım yerden devam etmeye başlamıştım. Ertesi yıl
Enstitü’nün kapatıldığını ve çalışanların dağıtıldığını duyduk ve üzüldük. O
günlerde o kadar çok şey yitiriyorduk ki, hangi birine üzüleceğimizi
bilemiyorduk...
Yıllar sonra Toronto’da Ryerson
Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’na giderken, aynı üniversitede Sosyoloji
bölümünde ders veren Mustafa Koç ile tanıştım. Boğaziçi Üniversitesi’nde
Sosyoloji bölümünü bitirdikten sonra EÜTF - TSE’nde sosyolog ve Müdür Yardımcısı
olarak görev yaptığını anlattı.
Türkiye’ye döndükten sonra,
ülkemizdeki önemli bir toplumcu tıp deneyimi olan EÜTFTSE deneyiminin
unutulmaması için bir şeyler yapmak gerektiği düşüncesiyle Mustafa Koç ile yazışarak
birlikte çalışmayı önerdim; fakat daha sonra gündelik yaşamın hay huyu içinde
arkasını getiremedim.
Halk Sağlığında Gündem (HASGÜN)
elektronik dergisinin Haziran – Temmuz 2012 nüshasında “Halk Sağlığında İz
Bırakanlar” bölümünde “Ege Toplum Sağlığı Enstitüsü” konusunun işlendiğini
görünce çok heyecanlandım ve bunun Enstitü’nün anısını yaşatabilmek için bir
fırsat olarak değerlendirilebileceğini düşündüm.
EÜTF’NDE TOPLUMCU TIP GELENEĞİNİN DOĞUŞU
Şanda Çalı EÜTF - TSE’nün kuruluşuna
ilişkin detayları şöyle sunmaktadır:
“Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Toplum Sağlığı Enstitüsü (kısaca Enstitü) yürürlükte bulunan 1750 sayılı
Üniversiteler Kanunu’na uygun olarak, fakültenin 55 öğretim üyesinin imzasını
taşıyan gerekçeli bir önerinin 18 Haziran 1975’te Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
(EÜTF) Kurulu’na verilmesi ve bu önerinin 4 Temmuz 1975’te Ege Üniversitesi
(EÜ) Senatosu’nda oy birliği ile kabul edilmesi ile kuruldu; EÜTF Kurulunda 6
Mayıs 1977’de öğretim ve yönetim kurulları oluşturuldu; EÜTF Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Bölümü’nden bir profesör müdürlüğe atandı” .
Kuşkusuz bu detaylar Enstitü’nün
kurumsal olarak nasıl inşa edildiğine ilişkin fikir vermektedir, ancak EÜTF’nin
toplumcu tıp geleneğini ortaya koyabilmek için, EÜTFTSE’nün kuruluş öyküsüne
biraz daha gerilerden başlamak daha aydınlatıcı olacaktır.
Ege Üniversitesi 1955 yılında kurulduğunda, Hamburg Devlet Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde hıfzıssıhha uzmanlığı eğitimi almış olan ve İstanbul Tıp Fakültesi’nde Hijyen Kürsüsü’nde görev yapan M. Muhittin Erel (1899 – 1986), Ege Üniversitesi Rektörlüğü görevinin yanında EÜTF’nin kurucu Dekanı olarak görevlendirilmiş, böylelikle de Hijyen Kürsüsü, EÜTF’de kurulan ilk kürsüler arasında yer almıştır.
Ancak EÜTF’de toplumcu tıp
anlayışı Hijyen Kürsüsü’nde değil, Sabiha Özgür (1922 – 2011) tarafından 1957 yılında
kurulan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları (2) Kürsüsü’nde filizlenmiştir.
EÜTF’de 20 Aralık 1957 tarihinde
açılan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kürsüsü’nü kuran ve aynı zamanda
başkanlığını üstlenen (3) Sabiha Özgür, 1945 yılında İstanbul Tıp
Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, yeni açılmış olan Ankara Tıp Fakültesi
Çocuk Hastalıkları ve Bakımı Kliniği’nde (4) Albert Eckstein’ın ilk asistanı
olmuş ve 1949 yılında uzmanlığını ve 1952 yılında doçentliğini almıştır.
Albert Eckstein (1891 -1950)
Düsseldorf Tıp Akademisi Pediatri Kürsüsü başkanı iken, 12 Haziran 1935
tarihinde Hitler hükümetinin aldığı bir kararla Yahudi olduğu gerekçesiyle 1 Temmuz
1935 itibariyle işine son verilmiştir.
Adolf Hitler’in iktidara geldiği 1933
yılından beri sosyalistler ve Yahudiler işlerinden atılmakta ve ülkeyi
terketmeye zorlanmaktadır. 1933 Mart’ında evi basıldıktan sonra Zürih’e kaçmak
zorunda kalan diğer bir Yahudi bilim insanı olan Philipp Schwartz, burada
Türkiye’ye 1933 Üniversite Reformu için danışmanlık yapan Albert Malche ile temas
kurar. Malche, Schwartz’ın bu dönemde Türkiye’nin bilim insanı gereksinimini
karşılamak isteyen dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip ile ilişki
kurmasını sağlar.
Schwartz, 1933 Nisan’ında dostları
Fritz Demuth ve Moritz Bonn ile birlikte Yurtdışındaki Alman Bilim İnsanları Acil
Gereksinim Örgütü’nü kurar ve örgüte üye olan bilim insanlarının isimleriyle
birlikte 6 Temmuz 1933’de Türkiye’ye gelerek Dr. Reşit Galip ile birlikte Üniversite
Reformu Komisyonu’na katılır ve Türkiye’ye gelebilecek bilim insanlarının
listesini sunar.
Hükümet Malche’nin raporu doğrultusunda,
31 Temmuz 1933’te Darülfünun hocalarının % 65’ini emekliye ayırır ve yerlerine çoğu
Almanya’dan kaçan bilim insanları olmak üzere yabancı bilim insanlarıyla
doldurur.
Eckstein bu örgüt kanalıyla 1935
Eylül’ünde Türkiye’ye gelerek, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Refik Saydam
tarafından Ankara Numune Hastanesi’nde Pediatri Bölümü’nün yöneticiliğine atanır.
Daha sonra Ankara Tıp Fakültesi’nde
Pediatri Bölümü’nün de kuruculuğunu ve yöneticiliğini yapan Eckstein,
Türkiye’de bulunduğu 14 yıl içinde birçok il, ilçe ve köyü gezerek Türkiye’de
ana-çocuk sağlığının durumuna ilişkin raporlar hazırlamıştır. Sabiha Özgür gibi
birçok asistan yetiştirerek ülkemizde sosyal pediatrinin temellerinin
atılmasına katkıda bulunmuştur.
İzmir’de bir tıp fakültesi açılınca,
fakültenin pediatri bölümünü kurmak için İzmir’e gelen Sabiha Özgür, 1958
yılında profesörlüğe yükselmiş ve 1962 yılında, 1953’te Fransa’da sosyal
pediatri ve beslenme alanında çalışmalar yapmış olan Tuğrul Özgür ile
evlenmiştir.
Bu dönemde Türkiye’de bir askeri
darbeyle Menderes – Bayar diktası yıkılmış ve işçi sınıfına ve emekçilere
örgütlenme hakkı tanıyan bir Anayasa kabul edilmiştir. Anayasa’nın 49. Maddesi sağlığı
bir hak olarak tanımlamakta ve yurttaşlarının sağlığından devleti sorumlu
tutmaktadır (5).
1961 yılında 224 Sayılı Sağlık
Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesine Dair Kanun (6) kabul edilerek, sağlık
hizmetleri sosyalleştirilmiş ve Türkiye’de toplumcu tıbbın önü açılmıştır. Türkiye’de
sağlık hizmetleri 1963 yılından itibaren ülkenin doğusundan başlanarak sosyalleştirilmiştir.
Bu kapsamda 1964 yılından başlayarak çeşitli bölgelerde Eğitim Araştırma Bölgeleri
(EAB) kurulmuştur. 1968 yılında da İzmir Torbalı, Selçuk’ta bir EAB kurulmuş ve
Bölge’de hizmetin yürütülmesi için EÜTF ile bir protokol yapılmıştır.
Sabiha Özgür ve Tuğrul Özgür çifti Torbalı – Tepeköy Sosyalleştirme Pilot Bölgesi’nin çalışmalarının sorumluluğunun E.Ü. Tıp Fakültesi Pediatri Kliniği’ne verilmesini sağlamışlardır.
Bu yıllarda Cumhuriyet Gazetesi, Prof Dr. Sabiha Özgür’ün, eşi
Doç. Dr. Tuğrul Özgür’le birlikte Torbalı köylerinde bebek ölümlerini
incelediğini ve bu dönemde çok yüksek seyreden bebek ölüm hızının en önemli
nedenlerinden birinin “bakımsızlık” (yoksulluk nedeniyle bebeklere gerekli
bakımın sağlanamaması) olduğunu tespit ettiklerini haber yapmıştır.
Toplumcu tıbbın temelleri 1850’lere kadar gerilere gitmekte ve F. Engels ve R. Virchow’un çalışmalarına dayanmaktadır. Yeryüzünde sağlık hizmetlerini toplumcu tıp ilkelerine göre örgütleyen ilk ülke Sovyetler Birliği olmuştur. 1917’de sermayeyi iktidardan uzaklaştıran işçi sınıf ve emekçiler özellikle bebek ve çocuk sağlığına büyük önem vermişler, bu alanda büyük atılımlar gerçekleştirmişlerdir.
Sovyetler Birliği’nde bu
dönemde işyerlerinde ve mahallelerde açılan kreşler ve anaokulları, aynı
zamanda birer sağlık kurumu olup, ileride sosyal pediatri olarak gelişen disiplinin
öngördüğü bütün hizmetler, bu kurumlarda ve okul sağlığı hizmetlerinde
sunulmaktadır.
Emperyalistler arası İkinci Savaş
döneminde Sovyetler Birliği’ni daha yakından tanıma şansı bulan Avrupa,
Sovyetler’deki bebek ve çocuk sağlığı hizmetlerini benimseyerek, sosyal
pediatri adı altında örgütlemeye başlamıştır. Türkiye sosyal pediatri ile 1960’larda
sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi ve Sabiha Özgür ve Tuğrul Özgür’ün bu
alandaki özgün çalışmalarıyla tanışmıştır.
Tıp eğitiminde sosyal pediatri, ilk
olarak Sabiha Özgür tarafından EÜTF müfredatına konmuştur (7). Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları dersi üçüncü sınıfa alınmış ve daha sonra yine pediatri Türkiye’de
ilk kez EÜTF’de “büyük stajlar” arasına alınmıştır. 1969 yılında Sabiha ve
Tuğrul Özgür, ülkemizde yayınlanan ilk Sosyal Pediatri kitabını kaleme almışlardır
(8).
E.Ü. Tıp Fakültesi Pediatri Kliniği
birçok toplumcu tıp uygulamasına öncülük etmiştir. Bunlar arasında en önemli
olanlardan biri, klinikte Türkiye’deki ilk laboratuvar tipi Mama Mutfağı’nın kurulmasıdır.
Asistanların her bebek için mama kartı ve rasyonlar yazdıkları bu mutfaklar,
ileride Ana-Çocuk Sağlığı Merkezleri ve Sağlık Ocakları bünyesinde kurulacak
mutfakların öncüsüdür.
Sebze çorbaları, muhallebi ve özel diyetlerin hazırlandığı mutfaklarda beslenme yetersizliği olan bebeklere yağsız sütle başlanıp, kalorisi kademeli olarak arttırılarak yapılan tedaviler uygulanmaktadır. Mutfaklarda hazırlanan mamaların ailelerin ekonomik koşullarına uygun olmasına ve bölgesel diyetlerin kullanılmasına özen gösterilmektedir.
İshalli bebekler
için maliyeti bedavaya yakın tedavi seçenekleri sunulan mutfaklar toplum
tarafından kısa sürede benimsenmiştir. Parası olmayan hiçbir hastanın geri çevrilmediği,
tedavi masraflarının karşılanması için toplumsal dayanışmanın bütün
örneklerinin sergilendiği klinikte, yoksul hastalar gerektiğinde eğitim vakası
olarak tedavi edilmektedir.
TOPLUM SAĞLIĞI ENSTİTÜSÜ
Enstitü, kuruluşu 1975 yılında
gerçekleşmesine karşın, ancak 1978 sonlarında faaliyete geçebilmiştir. Bunun
nedeni her şeyden önce siyasaldır. Türkiye’de işçi sınıfı mücadelesinin doruklarına
ulaştığı bu yıllarda, başta üniversiteler olmak üzere aydınlar emeğin sermayeye
karşı yürüttüğü kavgada emekten yana tutum almışlar ve bu mücadeleye kendi
alanlarından katkı koymaya başlamışlardı. Toplum Sağlığı Enstitüsü’nün
kurulmasında dönemin Dekanı olan M. Yavuz Aksu’nun (1924 - 1999) büyük katkısı
vardır (9).
1977 1 Mayıs’ında gerçekleştirilen
katliama karşın Türkiye solu, katliamdan 1 ay kadar sonra (10) yapılan
seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nde birleşmiş ve seçmenlerin % 41’i bu
partiye oy vermiştir. Ancak Bülent Ecevit’in kurduğu 40. Hükumet’in ömrü,
milletvekili sayısı yeterli olmadığı için yalnız bir ay sürmüş, fakat daha
sonra 5 Ocak 1978’de yeterli sayıya ulaşarak 42. Hükumeti kurabilmiştir.
42. Hükumet’in Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanlığı’na (SSYB) Mete Tan getirilmiştir. Yıllardır sağcı hükumetlerin
sekteye uğrattığı sosyalleştirmeyi diriltebilmek amacıyla 29 Haziran 1978 tarihinde
kamuoyunda “Tam Gün Yasası” olarak bilinen ve sağlık personelinin ekonomik ve
özlük haklarında çok büyük iyileştirmeler sağlayan bir yasa kabul edilmiştir.
EÜTFTSE, bu tarihsel ve toplumsal
koşullarda, bölgede çalışan Sağlık Ocağı hekimleri asistan olarak alınarak,
1978 yılı sonlarında faaliyete başlayabilmiştir. Uzun süre kadro sorunlarıyla boğuşan
Enstitünün akademik kadroları dışında, müdür yardımcısı kadrosuna Boğaziçi Üniversitesi’nden
yeni mezun bir sosyolog olan Mustafa Koç, iki eczacı, iki çocuk gelişimi uzmanı,
laboratuvar teknisyenleri, hizmetli, sekreter ve şoför alınabilmiştir.
Başından itibaren toplumcu tıp
ilkelerine göre örgütlenen Enstitü’de, sağlığı tıbbi müdahalelere indirgeyen ve
sağlığı değil hastalıkları esas alan bir biyomedikal yaklaşım yerine, sağlığı önceleyen
ve hastalıkların kaynağı olan çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmeyi esas
alan toplumcu bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu anlayış Enstitü’nün kurumsal
yapısına da yansımış ve Enstitü’de örneğin Köy ve Köylü Sağlığı Bölümü açılarak
(11) bu alana özgü sorunlarla ilgilenilmiştir.
Şanda Çalı Enstitü bünyesindeki
bölümlerden bazılarını şöyle sıralamaktadır:
• Aile Sağlığı
o Adolesan
o Sosyal pediatri
o Okul sağlığı
o Geriartri
o Sosyal obstetrik ve jinekoloji
o Ana sağlığı
o Aile Planlaması
• Eğitim – öğretim
• İş sağlığı
o İş sağlığı
o İş ve işyeri güvenliği
o İş güvencesi
• Köy ve köylü sağlığı
o Kooperatifleşme
o İmece
o Hayvan cinsinin ıslahı
o Arıcılık
o Erozyonu önleme
o Aşı (insan, hayvan, bitki)
1980 yılında, SSYB Sosyalleştirme
Daire Başkanı Doğan Benli’nin yardımıyla Bornova Eğitim ve Araştırma Grup
Başkanlığı Enstitü’ye bağlanmıştır. Bornova henüz sosyalleştirmeye alınmadığından
bölgede Sağlık Ocakları açılmamıştır. Olanaklar ölçüsünde bölgeden daireler kiralanarak
ilk Sağlık Ocakları kurulmaya başlamıştır. Bu döneme kadar sosyalleştirme daha
çok kırsal alanlara yönelik bir uygulama olarak görülürken, EÜTFTSE, bütün
zorluklarına karşın kentsel bir alanda da Sağlık Ocağı hizmetlerinin başarıyla
yürütülebileceğini göstermiştir.
Bornova ilçesinde kurulan Sağlık
Ocakları’nda 224 sayılı yasa ve 154 sayılı yönergede belirlenen bütün hizmetler
sunulmaya çalışılmıştır.
Enstitü çalışmalarını henüz yoluna
koymuşken, bu kez önce 11 Ocak 1979’da Ecevit hükumeti devrilmiş, ardından 24
Ocak Kararları olarak tarihe geçen ve Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alan
kararlar alınmış ve bu kararları yaşama geçirebilmek için 12 Eylül 1980’de
faşist bir askeri darbe gerçekleştirilmiştir.
12 Eylül faşist askeri darbesi
sonrasında EÜTF’nde 100’den fazla asistan ve 40’tan fazla öğretim üyesinin
işine son verilmiştir. SSYB (12) ile yapılan protokol iptal edilmiş, fakülte
Bornova Eğitim ve Araştırma Bölgesi’nden çekilmiş, 1981 yılında çıkartılan 2547
sayılı yasa ile kurulan Yüksek Öğretim Kurulu, standartlaşma bahanesiyle
Enstitü’yü kapatmış, arşivini yakmış, kütüphanesini ve kadrolarını dağıtmıştır.
SONSÖZ
EÜTFTSE’nde yaşanan toplumcu tıp
deneyiminin ortaya çıkartılması bakımından Halk Sağlığında Gündem (HASGÜN)
dergisinin başlatmış olduğu girişim çok değerlidir. Bu deneyimin günümüzü daha
iyi aydınlatabilmesi için daha da zenginleştirilmesi, dönemin tanıklarının
deneyimlerini ayrıntılı olarak paylaşmaları ve genç kuşaklara aktarmaları büyük
önem taşımaktadır. Toplumcu Tıp Seminerleri olarak önümüzdeki aylarda EÜTFTSE deneyimini
genç öğrenci ve asistan arkadaşlarımıza aktarabilecek misafirleri fakültemizde ağırlamak
umuduyla...
Ali Osman Karababa’nın sunduğu Enstitü Çalışanları Listesi:
Müdürler:
Tuğrul Özgür
Yürük İyriboz
Uzmanlar:
Şanda Çalı (Halk Sağlığı)
Meltem Ağzıtemiz (Halk Sağlığı)
M.Ali Biliker (Halk Sağlığı)
Ahmet Dilsiz (Halk Sağlığı)
Seyhan Gülmen (Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları)
Dolunay Çiftdemir (Mikrobiyoloji ve
Enfeksiyon Hastalıkları)
Göker Çiftdemir (Genel Cerrahi)
Hüsamettin Ayar (Halk Sağlığı-Kadın
Hastalıkları ve Doğum)
Hüseyin Saklamaz (İç Hastalıkları)
Üstün Çeliker (İç hastalıkları)
Asistanlar:
Ali Osman Karababa
Şakir Ay
Erdal Beşer
İsmail Sancak
İsmail Hakkı Timur
Lütfiye Emiral
Zeliha Tosun
Nesrin Kocabıyık
Gülçin Başdemir
Feride Aksu
Ender Arkun
Ayşe Tekeli
Zehra Zeybek
Ethem Erol
Diğer çalışanlar:
Faruk Erisev (Diş Hekimi)
Neşe Boztok (Eczacı)
Asuman Boyacıgiller (Eczacı)
Nesrin Kusin (Gıda Mühendisi)
Zehra Çalışkan (Sosyal Hizmet Uzmanı)
Sevcihan Özkoç (Çocuk Gelişim Uzmanı)
Şule
Kenan Mortan (Ekonomist)
Gülsün Aydemir (Yüksek Hemşire)
Dilek Çakır (Yüksek Hemşire)
Fatma Karabacak (Yüksek Hemşire)
Mustafa Koç (Sosyolog)
Günay Bağdiken (Sekreter)
Şaziye Şeftalici (Sekreter)
Üzeyir Şimşek, Zafer Sayın ve Abbas
Sözeri
DİPNOTLAR
1. 16 – 20 Eylül 1981 tarihlerinde
Çeşme – Ilıca’da yapılmıştır.
2. Türkiye’de ilk pediatri kürsüsü
İstanbul Tıp Fakültesi ve Ankara Tıp Fakültesi’nde Çocuk Hastalıkları ve Bakımı
adı altında kurulmuştur. Sabiha Özgür bu ismin hasta çocukların tedavisini öne
çıkarttığı, oysa asıl olanın Eckstein’ın her zaman asistanlarına söylediği gibi
çocukların sağlıklarını korumak olduğu düşüncesiyle kurduğu kürsünün ismini Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları olarak koyar. Daha sonra bu isim diğer fakülteler
tarafından da benimsenmiş ve yaygınlaşmıştır.
3. Bu görevi emekli olduğu 1989 tarihine
dek kesintisiz sürdürmüştür.
4. Fakülte 26 Haziran 1945’te ve
pediatri kliniği 14 Temmuz 1945’te Ankara Numune Hastanesi’nden çocuk yataklarının
bir kısmı alınarak açılmıştır.
5. 1961 Anayasa’sı 12 Eylül faşist
askeri darbesiyle kaldırılmış ve yerine geçirilen 1982 Anayasası’nda devlet
sağlık alanındaki yükümlülüklerinden arındırılmıştır.
6. Sosyalleştirme, yalnızca
1960’ların ortalarında birkaç yıl (Türkiye İşçi Partisi’nin Meclis’te yasanın
hükümlerinin yerine getirilmesi için yürüttüğü mücadeleyle) ve 1970’lerin
sonlarında Ecevit hükümeti döneminde uygulanmıştır.
Bu dönemler dışında ise sağcı
hükümetler tarafından rafa kaldırılmış ve yasaya aykırı birçok düzenlemeye gidilmiştir.
7. Daha sonra 1990 yılı Mayıs’ında
EÜTF’de Sosyal Pediatri Bilim Dalı’nı da Sabiha Özgür kurmuştur.
8. Kitabın ikinci baskısı 1994
yılında yapılmıştır.
9. Aksu 12 Eylül faşist askeri
darbesinden sonra 1981 Ekim’inde 1402 sayılı yasa ile üniversiteden uzaklaştırılan
bilim insanları arasındadır. Daha sonra 5 Mart 1984 tarihinde kaleme alınan
Aydınlar Dilekçesi’ne imza attığı için yargılananlar arasında yer almıştır.
10. 5 Haziran 1977
11. 1970’li yıllarda Türkiye hala
ağırlıklı olarak bir tarım toplumudur ve 1975 yılında nüfusunun % 58.2’si
kırsal alanlarda yaşamaktadır.
12. 12 Eylül faşist askeri
darbesinden sonra önce Anayasa’da devletin sağlığa ilişkin yükümlülükleri
budanmış, daha sonra 1989 yılında SSYB, sosyal yardım işlevlerinden
arındırılmış ve ismi Sağlık Bakanlığı olarak değiştirilmiştir.
KAYNAKLAR
Ağzıtemiz M. (2012). Ege Toplum
Sağlığı Enstitüsü’nde. Halk Sağlığında Gündem. Cilt: 2, Sayı: 6 - 7.
http://bulten.hasuder.org.tr/index.php/hg/article/view/213/396
Akalın MA. (2010). Toplumcu Tıp:
Sovyetler Birliği Deneyimi. İstanbul: Yazılama Yayınevi.
Akalın MA. (2011). Sosyalleştirmenin
Kökenleri. http://istanbul.academia.edu/MehmetAkif
Akal%C4%B1n/Teaching/21791/Sosyallestirmenin_Kokenleri_The_Roots_of_Socialized_Medicine
Akar N. (2003). Anadolu’da bir Çocuk
Doktoru. Ord .Prof. Dr. Albert Eckstein. Genişletilmiş 2. Baskı. Ankara:
Pelikan Yayınları.
Akar N. (2004). Albert Eckstein: a
pioneer in paediatrics in Turkey. Turkish Journal of Paediatrics, 46: 295 –
297.
Akar N. (2008). Bozkır Çocuklarına
Bir Umut: Dr. Albert Eckstein. İstanbul: Gürer Yayınları.
Aksakoğlu G. (2012). Toplum Sağlığı.
Halk Sağlığında Gündem. Cilt: 2, Sayı: 1. http://bulten.hasuder.org.tr/index.php/hg/article/view/37/126
Andıç F. ve Reisman A. (2007).
Migration and transfer of knowledge: Refugees from nazism and Turkish legal
reform. Forum historiae iuris. http://www.forhistiur.de/zitat/0707andic_reisman.htm
Coşkun L. (2012). Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Toplum Sağlığı Enstitüsü (1978 – 1983): Bizim Trajik Öykümüzden
Belleğimde Kalanlar. Halk Sağlığında Gündem. Cilt: 2, Sayı: 6 - 7. http://bulten.hasuder.org.tr/index.php/hg/article/view/219/393
Çalı Ş. (2012). Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Toplum Sağlığı Enstitüsü’nün Aşırı Acıklı
Hikayesi. Halk Sağlığında Gündem.
Cilt: 2, Sayı: 6 - 7.
http://bulten.hasuder.org.tr/index.php/hg/article/view/212/395
Erisev F. (2012). Bir Diş Hekimi’nin
Anılarından Ege Toplum Sağlığı Enstitüsü. Halk Sağlığında Gündem. Cilt: 2,
Sayı: 6 - 7. http://bulten.hasuder.org.tr/index.php/hg/article/view/222/404
Karababa AO. (2012). Ege Toplum
Sağlığı. Halk Sağlığında Gündem. Cilt: 2, Sayı: 6 - 7. http://bulten.hasuder.org.tr/index.php/hg/article/view/211/392
Karababa AO. (2012). Bir Toplum Sağlığı
Asistanının Öyküsü. Halk Sağlığında Gündem. Cilt: 2, Sayı: 6 - 7. http://bulten.hasuder.org.tr/index.php/hg/article/view/210/394
Kılıç B ve Aksakoğlu G. (2006).
Eğitim Araştırma ve Sağlık Bölgeleri (1964 – 2005). Toplum Hekimliği Bülteni,
25(3): 7 – 14.
Namal A. (2003). Ord. Prof. Dr.
Philipp Schwartz’ın (1894 – 1977) İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde
Patoloji Eğitimine Katkıları. Türk Patoloji Dergisi, 19 (1 – 2): 1 – 6.
Sigerist HE. (1937). Socialized
Medicine in the Soviet Union. London: Victor Gollancz Ltd.
Sosyal Pediatri Derneği. Sabiha
Özgür. http://www.sosyalpediatri.org.tr/sabihaozgur.pdf
Üstün Ç. (2010). Bir Üniversitenin
Kuruluşu ve Ord. Prof. Dr. M. Muhittin (Muhiddin) Erel. Nobel Medicus, 6(2):
113 – 116.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder