Translate

1 Şubat 2022 Salı

Eşitlik reçetesi

 


Geçtiğimiz yıl halk sağlığı çevrelerinde “Sağlığın ve Sağlık Bakımının Politik Ekonomisi: Sağlıksız Dağıtım” başlıklı kitabıyla adını duyuran Kuzey British Columbia Üniversitesi profesörlerinden Jalil Safaei, İran kökenli bir Kanadalı sağlık ekonomisti. Kitabında sosyoekonomik kaynakların dağılımındaki dengesizliğin hem ülkeler arasında, hem de ülkeler içinde sağlıkta eşitsizliklere yol açtığını, bunun nedeninin kapitalist ülkelerde egemen dağıtım mekanizmasının “piyasa” olması ve kararların “kâr” güdüsüyle alınması olduğunu anlatıyor.

 

Safaei 2015 yılında Uluslararası Sağlık Hizmetleri Dergisi’nde yayınlanan “OECD Ülkelerinde Dağıtımsal Yönelim ve Sağlık Sonuçları” başlıklı makalesinde de, sosyal eşitsizlikler ile sağlıkta eşitsizlikler arasındaki ilişkileri detaylı olarak analiz etmişti.

 

Safaei makalesine Yunanlı tarihçi Plutarch’ın (45 – 120) ünlü deyişiyle başlıyordu: “Zenginle yoksul arasındaki dengesizlik, bütün devletlerin en eski ve en ölümcül hastalığıdır”. Dünya Plutarch’dan iki bin yıl sonra bu gerçeği yeniden keşfediyor.

 

İnsanların sağlık durumlarının sosyoekonomik konumlarındaki yükselmeyle birlikte iyileşmesi (toplumsal yokuş) olgusu ve insanların ötesinde “sağlıklı” olarak kabul edildiği bir sosyoekonomik düzey eşiği bulunmaması, sağlıkta eşitsizliklerin nedeninin sosyoekonomik eşitsizlikler olduğunu gösterir.  Bu da bir toplum içinde ekonomik kaynakların dağılımını, toplum sağlığının temel belirleyicisi kılar.

 

Safaei sosyoekonomik kaynakların dağıtımını “birincil” ve “ikincil” dağıtım olarak iki kategoride değerlendiriyor. Birincil dağıtım belirteçleri olarak istihdam güvencesi, gelir eşitliği, ve kamusal hizmetler değişkenlerini ve ikincil dağıtım belirteçleri olarak yoksulluğu azaltma ve eşitsizliği azaltma çabalarını (sosyal devlet uygulamaları) kullanan araştırmacı, ülkelerin dağıtım yönelimleriyle, doğuştan yaşam beklentisi, bebek ve çocuk ölüm hızları belirteçlerini kullanarak sağlık durumlarını karşılaştırıyor.

 

Safaei, toplum içindeki sosyoekonomik eşitsizliklerin “birincil” dağıtım düzeyinde giderildiği, diğer bir deyişle istihdam güvencesi bulunan, gelir eşitsizliğinin çeşitli mekanizmalarla törpülendiği ve kamusal hizmetlerin yaygın olduğu ülkelerde sağlıkta eşitsizliklerin daha az olduğunu buluyor.

 

Bu bulguyu, Friedrich Engels’in 1845 (İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu) ve Rudolf Virchow’un 1848 (Yukarı Silezya Tifüs Salgını Raporu) yıllarında ileri sürdükleri, daha iyi sağlığın, daha iyi yaşam (ve çalışma) koşulları ile sosyal çevreyle ilişkili olduğu iddiasına 175 yıl sonradan gelen bir kanıt olarak da değerlendirebilirsiniz.  

 

Diğer yandan araştırma “yeniden dağıtım” (sosyal devlet) mekanizmalarının da sağlıkta iyileşme sağladığını, ancak sağlık durumu üzerine katkısının “birincil” dağıtım kadar büyük ve güçlü olmadığını ortaya koyuyor. Sosyoekonomik eşitsizliklere karşı, bu eşitsizliklere yol açan “kaynaklar” düzeyinde mücadele, bu eşitsizlikleri daha sonra sosyal devlet uygulamalarıyla hafifletme çabalarından çok daha etkili.

 

Bu durum da neden daha “eşitlikçi” ülkelerin halklarının sağlık durumlarının daha iyi olduğunu açıklıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder