Translate

2 Kasım 2015 Pazartesi

Bisiklet ve kent bostanları

Sınıfın Sağlığı okurları tatil öncesinde “Küba’nın sağlıktaki başarılarını tam olarak anlayabilmemiz için, sosyalizmin diğer alanlarda da neler söylediğini ve yaptığını bilmeye gereksinimimiz var” dediğimiz makalemizi anımsayacaklar (Küba’da sosyalizm yalnız sağlıkta mı?). Bu kez MEDICC Review’un son sayısında yayınlanan, Jorge Peña Díaz tarafından kaleme alınmış, Küba’nın ulaşım ve tarım politikalarındaki yeniliklerin değerlendirildiği ve şehir planlamasında yenilikçi ve toplumcu bir alternatifin sunulduğu bir makaleyi paylaşıyoruz.


KÜBA’NIN ŞEHİR PEYZAJININ SAĞLIK İÇİN İKİNCİ BİR YENİLİK TURUNA GEREKSİNİMİ VAR

1990’larda Küba ekonomisi Avrupa sosyalizminin çözülmesi ve sıkılaşan ABD ambargosundan aldığı darbeyle hızla inişe geçti. Düşüşün şiddetli etkilerini hafifletmek için özellikle Havana gibi büyük şehirlerde kentsel peyzajımızı dönüştüren tedbirler alındı. En önemli tedbirlerden biri caddelere bisiklet yolları açılması oldu. Yakıt kıtlığı nedeniyle neredeyse yok olan kamusal taşımanın yerini almak üzere 1 milyondan fazla bisiklet ithal edildi. İkinci olarak kent sakinlerini kendi gıdalarının, özellikle sebzelerinin üretimine katan kent bostanları türedi.  

Bu görünürde farklı iki olgu, krizin etkilerini asgarileştirmeksizin, insanların daha fazla egzersiz yapması, daha az yağ ve karbonhidrat, daha fazla taze sebze tüketmesi anlamına geldi. Caddelerdeki kamyonların, eski arabaların ve otobüslerin daha az karbondioksit salmasıyla ve ürünlerin uzaklardan getirilmesi için daha az dizel kullanılmasıyla, insanlar daha temiz hava soludu.

Fakat ekonomi en karanlık döneminden kademeli olarak çıkarken, bisiklet ve kent bostanları birbirlerine zıt kaderlerle karşılaştılar: bisiklet yolları kaybolarak, yerlerini bir tür turist cazibesi olan fakat emisyonları en sağlam akciğerleri dahi tehdit eden eski arabalara bıraktı. Diğer yandan kent bostanları yaşadı ve birçok yerde serpildi – gerçi bunların kesinlikle daha iyi planlanabileceklerini ve genişletilebileceklerini söyleyebilirim.

Neden bisikletler, arabalar ve çok iyileştirilmeyen kamusal ulaşım sitemi lehine rafa kaldırıldı? Benim bakışım öznel, fakat insanların zihninde iki tekerlek ile yoksulluk arasında bir ilişki kurulduğuna bahse girerim: bisiklete binmek, başka seçeneğimiz olmadığında yaptığımız bir şeydi. İlginç bir şekilde, bisikletlerin Avrupa ve Kuzey Amerika şehirlerinde bir trendi temsil ettiği, sunduğu egzersizin faydalarının kabul edildiği, hatta bisiklet kiralamanın ucuz bir seçenek olduğu bir zamanda (*), Küba’da bisikletler, geçmişin anımsamak istemediğimiz, nesli tükenmekte olan bir şehir kalıntısı oldu.

Bisikletler aynı zamanda, ülke ithal ikamesi ve gıda güvencesi için çabaladığından bir öncelik olarak kalan kentsel bostanların aksine, politik ihmalin kurbanı da olmuş olabilirler. Bostanlar ilk yapılmaya başlandıklarından on yıllar sonra, hükumetin yenilenmiş vurgusuyla bir rönesans yaşıyor. Üretimleri ve satışları artıyor. Ulusal bir otorite, açıkça bostanların Havana’yı yeşil yapraklı sebzelerde (sağlıklı bir diyetin en önemli bileşenlerinden biridir) kendisine yeter hale getirdiğini söyleyecek kadar ileri gitti.

Ancak madalyonun diğer yüzünde, sağlık sektöründen çeşitli uzmanlar, nüfus tarafından tüketilen aktüel meyve ve sebze miktarının günlük alım için tavsiye edilenin çok uzağında olduğunu bildiriyorlar. Miktar ve çeşitlilik yeterli değil; ürünlerin çoğunun hala kırsal kesimden getirildiği çiftçi pazarlarındaki fiyatlar çok yüksek ve dahası, birçok Kübalı yeterli sebze yemek alışkanlığına sahip değil. Sebzeler temel Küba diyetinin parçası değil ve yüzyıllardır değilse de, on yıllardır olmadılar. Yeni bir sorun da ortaya çıkıyor; sağlık otoriteleri bazı bostanlardaki ürünlerde bulaş izi buldu. Bu yakından izlem gerektiren bir durum.

Bunlar ne anlama geliyor ve bu ikisi, bisikletler ve bostanlar, bugünün aynı zamanda rekor sayıda uluslararası ziyaretçi ve turist için cazibe merkezi olan Havana’sıyla ve filizlenen bir küçük işletme senaryosuyla nasıl ilişkili? Havana’da ve diğer büyük Küba şehirlerinde sakinler diyetlerini daha iyisi için değiştirmeye ve yeniden bu kez egzersiz için bisiklete dönmeye nasıl yüreklendirilecekler?  Böyle bir yenilik nasıl başkentimiz için gerekli dönüşümün parçası haline gelebilir?

Yanıtın, soruna sağlığa öncelik vererek daha bütüncül bakmak için, şehir planlamacıları, sağlık uzmanlarını, kent çiftçilerini, belediyeleri ve toplum liderlerini, sporcuları, dinlence yöneticilerini, okulları bir araya getiren, kent yaşamına çok disiplinli bir yaklaşımda yattığına inanıyorum. Şehir peyzajını daha sağlığı teşvik eden bir ortama çevirmek için bir araya gelmeye gereksinimimiz var.

Kent bostanlarını daha geniş bir çerçeve içinde düşünmeye gereksinimimiz var: kent bostanları yalnızca taze sebze üretmez, aynı zamanda bu yıl ısısı rekor yüksekliğe ulaşan şehre serin alanlar sağlar. Kent bostanları aynı zamanda zemin sıkışması ve aşırı kalabalıklaşma gibi diğer olumsuz etkileri de hafifletir. Kent bostanlarının sağlık faydaları çok disiplinli eylemle doğru bir şekilde izlendiğinde, zararlı tarımsal kimyasalları sınırlamayı da garanti edebilir. Egzersiz üzerine yenilenmiş politika vurgusu bizi yalnızca bisiklet kullanmaya ve bisiklet yollarını yeniden kurmaya yöneltmemeli, aynı zamanda bisiklet üretimine de yöneltmelidir; böylece akla bisiklet geldiğinde maliyet bir etken olmayacaktır. Bisiklete binmeyi –yürümenin yanında- hemen hemen yaşam tarzı haline getirmiş şehirlerden öğrenebiliriz. Geriye yoksulluğa değil, sağlığa giden yol.

Fakat yineliyorum, bütün bu çabalar çok disiplinli planlama ve eylemle yapılacaktır. Tropikal iklimimizde bisikletçilerin, rotalarında gölge ve içme suyuna erişim gereksinimi göz önüne alınmazsa, bisiklet sürmekten hoşlanacaklarını bekleyemeyiz. Kent bostanlarının şehrin her yerinde yaşayanlar için yalnızca mali olarak değil, aynı zamanda fiziksel olarak da erişilebilir olmaları için stratejik olarak planlanmalarına gereksinim vardır. Şehirlerimizde sürmekte olan dönüşümler bizsiz, içinde yaşayan insanlar, şehirleri önemseyen profesyoneller, yeni bir tür proaktif bütüncül şehir planlaması yaklaşımını başlatabilecekler olmaksızın olmamalıdır. Beraberce vizyonu üretebilir ve sadece “insan deposu” olmayan bunun yerine, sakinlerin sayesinde, sevimli, yaşanabilir ve bilinçli bir şekilde sağlıklı çevresi olan bir şehir yaratabiliriz.

(*)Viljoen A, Bohn K, Howe J. Continuous Productive Urban Landscapes. Oxford: Architectural Press, ELSEVIER; 2005.


Jorge Peña Díaz

KAYNAK



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder