Küba’nın bu başarılarının altında yatan en önemli faktör, bulaşıcı hastalıklarla mücadele stratejisinin yalnızca tıbbi müdahalelerle yetinmemesi ve tıbbi müdahalelere sosyal müdahalelerin de eşlik etmesidir.
Bu stratejinin kaynağı,
Küba’nın diğer sosyalist toplumlarda olduğu gibi sağlıkta toplumcu bir yaklaşımı benimsemesidir. Özellikle verem, cüzzam,
AIDS ve vektörlerle bulaşan hastalıklarla mücadelede sosyal yanıt çoğu kez tıbbi yanıtın
önüne geçmiş, mücadelesini başarısında daha büyük bir rol oynamıştır.
Küba Ulusal Sağlık Sistemi’nin bulaşıcı
hastalıkların önlenmesi ve kontrolü noktasındaki başarıları, esas olarak politik, ekonomik ve sosyal alanlardaki
eylemlerinin sonucudur. Eğer 1959 yılından itibaren Küba politik, ekonomik ve
sosyal alanlarda aldığı tedbirleri almamış olsaydı, bulaşıcı hastalıklarla
mücadelesinde asla elde ettiği parlak başarılara ulaşamazdı.
1. Devrim Öncesi Dönem
Küba 15.
yüzyılın sonlarına kadar yerli kabilelerin yaşadığı bir adaydı. 16. yüzyılın başlarında
İspanya tarafından sömürgeleştirilen Küba’ya yerleşen İspanyol nüfus, adada
İspanya’daki gibi bir yaşam örgütlemeye başladı.
Adaya İspanyollarla birlikte, yerli halkın bu döneme kadar tanımadığı yeni hastalıklar da gelmeye başladı. 1520 yılında adada ilk kez çiçek hastalığı görüldü.
Bu süreçte İspanya’dan gelen hekimler muayenehanelerinde hasta kabul ederken, Kilise 1525 yılında yoksullar için Santiago de Cuba’da bir hastane açtı. Katolik kilisesinin adadaki örgütlenmesi yaygınlaşırken, yoksullar için Havana’da iki (1538 ve 1544 yıllarında) ve Bayamo’da 1544’te bir kilise hastanesi daha açıldı. Adada ilk karantina tedbirleri, 1649 yılında patlak veren sarı humma salgınında uygulandı.
Küba’da
aşılama – bağışıklama çalışmalarının başlangıcı: Çiçek aşısı
Küba dünyada
aşılama – bağışıklama çalışmalarını sağlık hizmetlerine alan ilk ülkeler
arasındadır. Edward Jenner’in 1798
yılında İngiltere’de uygulamaya başladığı çiçek
aşısı kısa zamanda Avrupa’ya ve dünyanın birçok coğrafyasına yayılmıştır.
Çiçek aşısı Küba’ya, aşıyı İngiltere’den kişisel olanaklarıyla getiren Dr. Tomás Romay Chacón (1764 – 1849) sayesinde ulaşmış ve 12 Şubat 1804’te uygulanmıştır. Dr. Romay Chacón önce kendi iki çocuğunu aşılamış, daha sonra Havana’da aşılama çalışmalarına başlamıştır.
Aynı günlerde
İspanya’da, Kral 4. Carlos’un (Charles)
hekimlerinden Dr. Francisco Javier de
Balmis (1753 – 1819), kralı çiçek aşısını İspanyol sömürgelerine götürmenin
kendisine prestij kazandıracağına ikna ederek, 1804 yılında Kraliyet Aşı Kampanyası örgütlemiştir.
Kampanya diğer sömürgelere uğradıktan sonra 26 Mayıs 1804’te Havana limanına
ulaşmıştır.
Kampanya, Küba’da Dr. Romay Chacón tarafından sınırlı da olsa bir aşılama etkinliğinin başladığını görünce, 13 Haziran 1804’te Küba’da Merkezi Aşılama İdaresi kurmuş ve başına Dr. Tomás Romay Chacón’u getirmiştir. Chacón bu görevi 31 yıl sürdürmüştür.
1804 – 1835
yılları arasında, Küba’da 311.342 kişiye çiçek aşısı yapılmıştır. Bu dönemde
Küba nüfusunun 700 bin kadar olduğu düşünülürse, aşılama çalışmalarının kırsal
kesimde çok başarılı olmadığı düşünülebilir. Yine de Küba 1923 yılında çiçek
hastalığını elimine ederek, dünya üzerinde hastalığı elimine eden ilk ülkeler
arasında yer almıştır.
Bulaşıcı
hastalıklara karşı kişisel çabalarla sürdürülen mücadele
1800’lü yıllara
gelindiğinde Kübalı toprak sahipleri ve burjuvalar, Küba’nın İspanya’dan
gönderilen sömürge valileri yerine kendileri tarafından yönetilmesini talep
etmeye başlamışlardır. Bu amaçla sömürge yönetiminin boş bıraktığı alanları
doldurmaya çalışan hekimler, 4 Mart 1825’te sırayla birer hafta yoksullara
ücretsiz hizmet edecekleri Facultativa
Semana uygulamasını başlatmışlardır (bu uygulama 1871 yılına kadar
sürmüştür).
1833 yılında
patlak veren kolera salgınıyla başa çıkılamaması, Havana Kraliyet Sağlık Kurulu’nun sonunu getirmiş ve yerine Yüksek Tıp ve Cerrahi Kurulu oluşturulmuştur.
Bu dönemde bilimsel tıbbın icra edil(e)mediği Kilise hastanelerinin yanında,
hayır kurumları tarafından yönetiminde rahiplerin değil, tıp doktorlarının
görev aldığı seküler hastaneler açılmaya başlamıştır.
Dr. Carlos Juan Finlay Barrés (1833 – 1915), İngiltere’de John Snow’un 1854 yılında kolerayla
mücadelede uyguladığı yöntemleri kullanarak, 1882 yılında Havana’da kolera
salgınını durdurmayı başarmıştır.
Louis Pasteur (1822 – 1895) tarafından
ilk kez 6 Temmuz 1885’te uygulanan kuduz aşısı, Küba’da 1886 yılında aşıyı
Fransa’dan, bizzat Pasteur’den temin eden Dr.
Juan Santos Fernández (1847-1922) tarafından uygulanmaya başlanmıştır.
1894 Mart’ında
Pasteur Enstitüsü’nden Emile Roux tarafından geliştirilmesinden altı ay sonra,
Dr. Juan Nicolás Dávalos Bentancourt (1857 – 1910) ve Dr. Enrique Acosta Mayor
(1861-1911) difteri aşısını Küba’da hazırlamayı başardılar.
1898 yılında Dr. Francisco Cabrera Saavedra (1850 –
1925) Küba’nın Caibarién kentinde ilk
polio sekeli vakasını bildirmiştir. Aynı yıl ABD’li hekimler de Gençlik Adası’nda (Isle of Youth) polio
vakaları bildirmişlerdir. Küba’da ilk çocuk felci salgını 1906 yılında Dr. Alberto Recio Forn (1885 – 1956) tarafından bildirilmiştir.
Burjuva
Cumhuriyet döneminde bulaşıcı hastalıklarla mücadele
Küba burjuvazisi öncülüğünde İspanya’ya karşı yürütülen bağımsızlık mücadelesi 20 Mayıs 1902’de Küba’da bir burjuva hükumet kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Sağlık Departmanı'nın direktörü olan Dr. Diego Tamayo Figueredo (1853 – 1926) İçişleri Bakanlığı’na getirilince sağlık yönetimi daha da güçlenmiştir.
1903 yılında,
aynı zamanda sarı hummaya Aedes aegypti türü sivrisineklerin vektörlük ettiğini
de bulan Sağlık Kurulu Direktörü Dr. Carlos Juan Finlay Barrés, yenidoğan tetanosuna karşı
mücadele başlamıştır. Bu çerçevede ebelere ücretsiz steril doğum kitleri
dağıtılmıştır. 1904 yılında da Dr.
Bernardo Moas Miyaya (1863-1936) ilk kez tetanoz antiserumu uygulamaya başlamıştır.
Küba’da Sarı Humma (Yellow Fever) 1908 yılında
elimine edilmiştir. Küba ordusunun Askeri Sağlık Hizmetleri yöneticisi Albay Dr. Horacio
Ferrer Diaz (1876-1960), 1916 yılında orduda tifo aşısı uygulamasını başlatmıştır.
28 Ocak 1909’da
burjuva Cumhuriyet yeniden örgütlendiğinde, Sağlık
Kurulu ile Sosyal Yardım Kurulu İçişleri
Bakanlığı’ndan ayrılarak doğrudan devlet başkanına rapor veren bir birim haline
getirilmiştir. Küba’da bazı yazarlar bunu tarihteki ilk Sağlık Bakanlığı olarak yorumlamaktadır. Ancak tarihte hükumet
içinde diğer bakanlıklarla eşit
statüde örgütlenen ilk Sağlık Bakanlığı, Sovyetler
Birliği’nde 1918 yılında örgütlenen Sağlık
Halk Komiserliği’dir.
Küba’da 10 Ekim
1940’da kabul edilen yeni Anayasa ile Sağlık
ve Sosyal Yardım Bakanlığı kurulmuştur. Bakanlık 1942 yılında BCG aşısını
uygulamaya koymuş ve daha sonra 1950’lerde Dr.
Jonas Salk tarafından geliştirilen intramüsküler polio aşısının Küba’da
kullanımına izin vermiştir. Ancak aşılama çalışmalarının kırsal kesimlere uzanmaması
nedeniyle bağışıklama kapsamı yüzde 5 düzeyinde kaldığından, bu çabaların
bulaşıcı hastalıklarla mücadelede çok etkili olduğu söylenemez.
Küba’da devrim
öncesinde yalnızca kent merkezlerinde kızamık, boğmaca ve tetanoza bağlı olarak
yılda 500 kadar ölüm ve polioya bağlı 300 kadar paralizi bildirilmektedir. Aşı
ile korunabilir hastalıkların görülme sıklığı on binlerle ifade edilmektedir.
2. Devrimden Sonra
Küba devrimden
sonra, genelde bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelesi ve özel olarak da
aşılama – bağışıklama alanındaki başarılarıyla bütün dünyanın dikkatini çekmiştir.
Ancak bu başarıların nasıl gerçekleştirildiğini daha iyi anlayabilmek için,
Küba’nın 1962 yılında yürürlüğe giren Ulusal
Bağışıklama Programı öncesinde 1959 – 1962 yılları arasında yürüttüğü
sağlık altyapısı çalışmalarına yakından bakmak gerekir.
Sağlıkta
1959 – 1962 dönemine damgasını vuran gelişmeler
Küba’da
devrimden önce yukarıda özetlenen önleyici
hizmetler sağlık hizmetlerinin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor, ağırlık iyileştirici hizmetlere veriliyordu. İyileştirici
hizmetler de başta Havana olmak üzere büyük yerleşim merkezlerinde örgütlüydü.
Bu nedenle sağlıkta önceliği tedavi
hizmetlerine değil, önleyici hizmetlere veren devrimci hükumetin sağlık
hizmetlerini mevcut Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı üzerinden sunması
olanaksızdı.
Bu dönemde
Küba’nın elindeki diğer bir olanak, 2 Aralık 1956’da kurulan İsyan Ordusu’nun (Ejército Rebelde)
sağlık birimleriydi. Ordu 1958 yılından itibaren ele geçirdiği doğu eyaletlerinde
sağlık birimleri ile hizmet sunmaya başlamıştı. Bu hizmetler 1 Ocak 1959
devriminden sonra da sürdürüldü.
1959
yılında ülkenin halk sağlığı altyapısını güçlendirmek için adımlar
atılırken, Pan American Health
Organization (PAHO) ile sıtmanın elimine edilmesi ve sivrisinek kontrolü
için anlaşmalar imzalandı. Kurulan Sıtma
Sürveyans Komisyonu’nun çalışmaları doğrultusunda bir Ulusal Sıtma Eradikasyon Programı hazırlandı. (Sıtma mücadelesi
1967 yılında bildirilen son vaka ile başarıyla tamamlandı ve 1973 yılında
Ulusal Sıtma Eradikasyon Programı yürürlükten kaldırıldı).
1960
yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın ismi Sağlık ve Hastane Yardımı Bakanlığı
olarak değiştirildi. Bakanlık ilk iş olarak Küba nüfusunun önemli bir bölümünün
yaşadığı kırsal alanlara sağlık hizmeti götürülmesi amacıyla Kırsal Sağlık Hizmeti’ni örgütledi.
Böylece Küba tarihinde ilk kez kırsal kesime sağlık hizmeti götürülürken, Kübalılar
köylerinde ilk kez hekim ve hemşire gördüler.
Kentlerde eski
rejimden kalan Ulusal Çocuk Gelişimi Örgütü,
Cüzzam Konseyi, belediyelerin Halk
Sağlığı Birimleri ve İlkyardım Birimlerinin
olanakları bir araya getirilerek birinci basamakta önleyici ve iyileştirici
hizmetlerin bütüncül olarak sunulduğu sağlık birimleri oluşturuldu.
Sovyetler
Birliği’nin kuruluş yıllarındaki ilk sağlık örgütlenmelerinden esinlenilerek
çevre sağlığı, aşılama ve sağlık eğitimi etkinlikleri için üç seyyar (gezici)
sağlık ekibi oluşturuldu. Kırsal kesimlerde yoğunlaşan sağlık eğitiminde hijyen
bilgileri, aşılamanın önemi ve doğumların sağlık kurumlarında
gerçekleştirilmesinin teşvikine ağırlık verildi.
1960 yılındaki
en önemli gelişmelerden biri de, Küba
Kadınlar Federasyonu’nun (KKF) kurulmasıdır. KKF, ülkenin sağlık
hizmetlerine destek veren en önemli demokratik kitle örgütlerinden biridir ve ilerideki
yıllarda gerçekleştirilen aşı kampanyalarının başarısında büyük rol oynamıştır.
1961
yılında yine Sovyetler Birliği’nden esinlenilerek kentlerde birinci
basamakta hizmet sunmak üzere poliklinikler
örgütlenmiştir. Ağustos ayında kabul edilen 958 ve 959 sayılı yasalarla Sağlık ve Hastane Yardımı Bakanlığı lağvedilmiş ve ülkedeki
bütün sağlık kurumları yeni kurulan Halk
Sağlığı Bakanlığı’na devredilmiştir. Bu adım, sosyalist sağlık hizmetinin
en önemli özelliklerinden biri olansağlıkta merkezi
yönetime geçişte bir dönüm noktası oluşturmuştur. Yine 959 sayılı yasa,
sağlığı yurttaşlar için bir hak ve devlet
için bir yükümlülük olarak tanımlamıştır.
1962
yılında Halk Sağlığı Bakanlığı’nda Hijyen
ve Epidemiyoloji Müsteşarlığı kurulmuştur. Bu yapı altında eyalet ve belediyeler
düzeyinde örgütlenmiş olan Sağlık Müdürlükleri bünyesinde, bulaşıcı
hastalıkların kontrolü, çevre sanitasyonu, işyeri – sanayi hijyeni (İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği), okul sağlığı, beslenme ve sağlık eğitiminden sorumlu Hijyen ve Epidemiyoloji Merkezleri oluşturulmuştur.
Bu yapılanma Sovyetler Birliğindeki Sanitasyon
ve Epidemiyoloji (SANEPİD) Birimleri’nin Küba koşullarına uyarlanmış
biçimidir.
Bebek ölümleri
başta olmak üzere çocuk ölümlerini azaltmak, verem ve çocuk felci başta olmak
üzere aşı ile önlenebilir hastalıklara karşı yaygın mücadelenin örgütlenmesi
gibi konularda 15 görev belirlenerek, 1962
– 1965 Halk Sağlığı Planı hazırlanmıştır. Küba'nın bu çabalarında Çekoslovakya'nın büyük katkısı olmuş, Küba'nın Ulusal Sağlık Sistemi'nin örgütlenmesinde Çekoslovakya Modeli örnek alınmıştır.
Böyle kapsamlı bir
hazırlık dönemi olmasaydı, Küba genelde sağlık ve özelde aşılama ve bağışıklama
alanında kuruluş yıllarında elde ettiği büyük başarılara asla ulaşamazdı.
Küba’da
ilk aşı kampanyasının örgütlenmesi
Küba ilk olarak ülkenin
1900’lerin başlarından beri önemli bir sağlık sorunu olan ve yaptığı beş büyük
salgınla çok sayıda can alıp, birçok Kübalıyı engelli bir yaşama mahkûm eden çocuk felcinin üzerine gitmeyi planladı. Çocuk felci yalnızca 1957 - 1961 yılları arasında 1.162 çocuğun ölümüne (beş yaş altı öşümlerin yüzde 76,6'sı) veya sakat kalmasına neden olmuştu.
1961 yılında Dr. Ernesto Che Guevara, Sağlık Bakanlığı'ndan üç ve Kızıl Haç'tan bir yetkiliden oluşan bir heyet, doğu Avrupa'daki Macaristan ve Çekoslovakya gibi sosyalist ülkelerde incelemelerde bulundu ve Küba'da planlanan bağışıklama çalışmaları için destek istedi.
Aynı yıl Çekoslovakya’dan Dr. Karel Sacek (bu dönemde DSÖ Viroloji Uzmanlar Komitesi üyesiydi), Küba Halk Sağlığı Bakanlığı’nın Ulusal İstatistik Birimi’ne teknik destek sağlamak üzere Küba’ya geldi. Önce virüsün davranış desenlerini tanımlamak için bir epidemiyolojik çalışma örgütlendi. Dr. Karel Sacek serolojik çalışmaların yorumlanmasında ve poliomiyelit sürveyans sisteminin oluşturulmasında teknik destek sundu.
Epidemiyolojik çalışmadan elde edilen veriler doğrultusunda kampanyanın 1 ay – 15 yaş arası nüfusa yönelik örgütlenmesine karar verildi. Aşılamada çok kısa bir süre içinde tamamlanacak kitlesel aşılama stratejisinin uygun olacağı düşünüldü. Aşılamanın uygulanmasında Sovyetler Birliği’ndeki deneyimden yararlanılarak, ağızdan polio aşısının şeker üzerinde verilmesi yöntemi benimsendi.
1961 yılı boyunca yürütülen serolojik çalışmalar sonunda Küba’da hastalığın en sık Haziran – Ağustos aylarında görüldüğü, hastalığın görülme sıklığının 1959 yılında yüz binde 4,3; 1960’ta 4,9 ve 1961’de 4,9 olduğu hesaplandı. Vakaların yüzde 90’ından fazlası 15 yaş altında görülüyordu ve en çok 4 yaş altı grupta yoğunlaşıyordu.
Kampanyanın
ulusal düzeyde örgütlenmesi için önce Ulusal
Polio Aşısı Kampanyası Eşgüdüm Komitesi ve Ulusal Polio Aşısı Kampanyası Eşgüdüm Komitesi örgütlendi.
Hijyen ve Epidemiyoloji Müsteşarlığı, Tıbbi Bakım Müsteşarlığı, Tıp Fakültesi, Kızılhaç üst düzey
yetkililerinden ve Küba Kadınlar
Federasyonu, Devrimi Savunma Komiteleri, Asi Gençlik Birliği ve Ulusal
Küçük Çiftçiler Birliği’nin temsilcilerinden oluşan Ulusal Polio Aşısı Kampanyası Eşgüdüm Komitesi kampanyanın
liderliğini üstlendi.
Hijyen ve Epidemiyoloji Müsteşarlığı, Tıbbi Bakım Müsteşarlığı üst düzey
yetkililerinden ve Dr. Karel Sacek’ten
oluşan Ulusal Polio Aşılama Kampanyası Komisyonu
idari, teknik ve düzenleyici işlevler üstlendi. Yedi eyalette kampanyanın
eşgüdüm ve izlemi ile aşıların depolanması ve dağıtımından sorumlu bölgesel
ofisler kuruldu. Kırsal alanlarda sorumluluk Kırsal Sağlık Hizmeti, kırsal milisler ve Ulusal Küçük Çiftçiler Birliği arasında paylaşıldı.
Daha sonra beş
aşamalı bir plan yapıldı:
1. 1961 Aralık sonu – 25 Şubat 1962 arası sekiz hafta kampanyanın planlanması
2. 25 Şubat – 4 Mart arası ilk doz aşılama
3. Dört hafta ara verilmesi
4. 25 Nisan – 1 Mayıs arası ikinci doz aşılama
5. Mayıs ayı boyunca değerlendirme.
Sektörler-arası
işbirliği çerçevesinde Eğitim Bakanlığı
yalnızca okulları aşı istasyonları haline getirmekle kalmadı, aynı zamanda
öğretmenler de aşılama ekiplerinde yer aldılar. Devrimci Silahlı Kuvvetler Bakanlığı aşıların gideceği yerlere
güvenli, hızlı ve soğuk zincir içinde ulaştırılması için helikopterler sağladı,
sağlık ekiplerinin ulaşılması zor dağ köylerine ulaşımını sağladı. Yine Ulusal Tarım Reformu Enstitüsü soğuk
zincire bu konuda donanımlı araçlarıyla destek verdi.
Küba’nın Birinci Ulusal Polio Aşısı Kampanyası, 1962 Şubat’ında Sovyetler Birliği’nden sağlanan 5 milyon doz ağız yoluyla uygulanan üçlü (trivalan) Sabin aşısıyla 15 yaş altı çocuklar için başlatıldı. Kampanya 1 ay – 15 yaş arası 1.999.785 çocuğun yüzde 80’ini aşılamayı hedefliyordu.
İki aşama halinde yürütülen kampanya, Şubat ve Nisan aylarında birer haftalık dönemler halinde yürütüldü. Aşılama sonunda program hedefi aşılarak, hedef nüfusun yüzde 85,4’ü bağışıklandı. Küba’da Mayıs 1962’den beri polio nedeniyle ölüm bildirilmedi.
Birinci
Ulusal Hijyen ve Epidemiyoloji Forumu
1962 yılında
Eylül ayında Havana’da, hem aşı kampanyası sürecinde edinilen deneyimleri
değerlendirmek, hem de daha sonra yola nasıl devam edileceğini tartışmak için Birinci
Ulusal Hijyen ve Epidemiyoloji Forumu toplandı.
Forum Küba’da
hijyen ve epidemiyoloji alanındaki etkinlikler için kavramsal ve yöntemsel bir
çerçeve oluşturdu. Bu çerçeve Küba’nın 1974 yılında toplanan İkinci Ulusal Hijyen ve Epidemiyoloji Forumu’na
kadar, sonraki 12 yıl boyunca bu alandaki çalışmalarına rehber oldu.
Bu Forum, Küba
tarihinde sağlığın teşviki (geliştirilmesi) ve hastalıkların önlenmesi
etkinliklerinin geliştirilmesinde, örgütlenmesinde ve düzenlenmesinde ilk ve en
önemli adım olarak kabul edilmektedir.
Forum’da
Küba’nın Polio Aşılama Programı’nda
elde ettiği başarı analiz edilmiş, Hijyen
ve Epidemiyoloji Merkezleri tarafından yürütülecek sanitasyon kontrolü
süreçleri ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele yöntemleri oluşturulmuştur.
Ulusal
Bağışıklama Programı’nın ilkeleri
Forum’da
bulaşıcı hastalıklar için bir Bildirimi Zorunlu Hastalıklar listesi benimsendi
ve bu bildirimlerin nasıl yapılacağı ve epidemiyolojik olarak izleneceği
tartışıldı. Forum’da bir Ulusal
Bağışıklama Programı oluşturulmasına karar verildi ve günümüze kadar
değişmeden gelen Program ilkeleri şöyle sıralandı:
- Aşılama faaliyetleri bütün Küba nüfusunu kapsayacaktır.
- Aşılama faaliyetleri birinci basamakta sunulan
hizmetlerle bütünleştirilecektir.
- Program aktif toplum katılımına ve sektörler-arası
işbirliğine dayanacaktır.
- Aşılama kesinlikle ücretsizdir.
Aşılama - bağışıklama çalışmalarının birincil sağlık bakımıyla bütünleştirilmesi
15 yaş altı çocuklar için Difteri, Boğmaca, Tetanoz Ulusal Aşı Kampanyası da, 1962 Eylül’ünde başlatıldı. Aynı yıl yenidoğan tetanozunu önlemek için hastanelerde ve doğumevlerinde, hamile kadınlara tetanoz aşısı yapılmaya başlandı. Anne adayları doğumlarını hastanelerde ve doğumevlerinde gerçekleştirmeye teşvik edildi. Doğum evlerinde yenidoğanlara BCG aşısı yapılması rutine kondu.
1962 – 1963 okul
yılında 6 – 14 yaş grubu okul çocukları, difteri, boğmaca, tetanoz ve tüberküloza
karşı aşılanmaya başladılar. 1963 yılında, şüpheli polio vakalarının sürveyansı
için Ulusal Enfeksiyöz Norolojik Sendrom
Komisyonu kuruldu.
Küba 1964
yılında, Sovyetler Birliği’nin sosyalist sağlık örgütlenme modelinden (Semashko
modeli) esinlenerek, önleyici ve iyileştirici hizmetlerin bütüncül olarak
sunulduğu ilk polikliniklerini
hizmete açtı. Polikliniklerde aşılama – bağışıklama etkinlikleri için ayrı bir yer
ayrıldı ve böylece aşılama hizmetleri diğer sağlık hizmetleri ile
bütünleştirilerek rutin hizmetler arasına alındı. Bu uygulama aynı zamanda,
düzenli bir “soğuk zincir” ağının oluşturulmasının da başlangıcını oluşturdu.
1971 yılında 6
ay – 5 yaş arası çocuklar için Birinci
Ulusal Kızamık Aşısı Kampanyası başlatıldı. Difteriyi kontrol altına
alabilmek amacıyla aşağıdaki eylemler temelinde bir strateji çizildi:
1. 10 yaş altı çocuk nüfusun DBT ve DT aşılama oranlarının arttırılması.
2. İlkokul öğretmenleri ve çalışanlarından her 6 ayda bir boğaz kültürü
alınarak, difteri yönünden araştırılması.
3. Difteri taşıyıcılarının izolasyonu.
4. Tedaviden sonra negatif kültür kanıtı üzerine, bireylere
epidemiyolojik “sağlıklı raporu” verilmesi.
Küba 1960’larda
hekim ve hemşire sayısının yetersizliği nedeniyle polikliniklerini toplum
temelli mahalle poliklinikleri olarak örgütleyememişti. Halk Sağlığı Bakanlığı
1974 yılında hekim ve hemşire sayısının artmasıyla poliklinikleri “toplum
temelli” olarak, yani belirli bir bölgede (sağlık bölgesi) yaşayan belirli bir nüfusa
hizmet sunacak şekilde mahalle
polikliniklerine dönüştürülmesi kararını aldı.
Küba’da birinci
basamakta polikliniklere bağlı olarak her 3 bin kişiye bir hekim ve bir hemşire
aracılığı ile hizmet sunulan sağlık birimleri oluşturuldu ve aşılama hizmetleri
bunlar tarafından sunulmaya başlandı.
1975 ve 1976
yıllarında, Küba Kadınlar Federasyonu’nun
yoğun katılımı ile ev kadınlarının tetanoza karşı aşılanmasına başlandı. 1979
yılında yirmi yaş altı nüfusta menenjit A ve C’ye karşı ulusal kampanya başlatıldı.
Bu arada, çocuk nüfusta polioya karşı, dolaşımdaki antikorları tespit için
serolojik çalışmalar sürdürüldü. Küba’da ilk kez, çevrede polio aşı virüsünün
varlığını tespit için anaokullarında ve kanalizasyonlarda çalışma yapıldı.
1970’lerin sonunda,
Polio, BCG, DBT ve Menenjit A ve C aşılamalarında, bu hastalıklara karşı
bağışıklama oranı yüzde 80’i geçti.
1980 yılında İkinci Bağışıklama Programı geliştirildi.
Bu yeni programda aşı takvimi, okul çocuklarında tifo aşısını da kapsayacak
şekilde genişletildi ve DT (difteri tetanos) ile TT (tetanos) aşılarının
uygulanmasında, yaşın esas alınması terk edilerek, okul sınıfı esas alınmaya
başlandı.
1981’de, Pan American Health Organization (PAHO)
tarafından, Küba Aşılama Programının Birinci
Uluslararası Değerlendirmesi yapıldı.
Küba’da, 1982 –
1986 yılları arasında, konjenital kızamıkçıktan korunma için üç strateji
uygulandı:
1. 1982 – 1983 okul yılında, 12, 13 ve 14 yaşındaki çocuklara kızamıkçık
aşısı yapıldı ve izleyen yıllarda, 12 yaşına kadar çocuklar aşılandı. Böylece,
1985 – 1986 okul yılı sonuna kadar, 12 yaşından, 17 yaşına kadar bütün gençler
aşılanmış oldu.
2. 1986 yılında 18 – 30 yaş grubundaki bütün kadınlar aşılandı.
3. 1986 yılında 15 yaş altı çocuklara MMR (kızamık – kızamıkçık – kabakulak)
aşısı yapıldı.
1983 yılında,
bağışıklama programının özgül hedeflerinin niceliksel olarak değerlendirilmesinde
yeni bir yöntem geliştirildi.
1984 yılında
Küba, birinci basamak örgütlenmesinde ikinci kez değişikliğe giderek, mahalle
poliklinikleri altında “Aile Hekimliği ve
Hemşireliği” uygulamasını başlattı. Aile hekimliği birimi (consultorio)
tarafından hizmet sunulan nüfusun eskisine göre çok daha az olduğu bu uygulama,
aşılama hizmetlerini daha da güçlendirdi.
1984 ve 1985
yıllarında, 60 yaş üzeri nüfusta tetanoza karşı, Üniversite Öğrencileri Federasyonu’nun büyük rol oynadığı iki
ulusal kampanya yürütüldü. 1985 yılında, ev kadınlarına yönelik olarak Üçüncü Ulusal Tetanoz Önleme Kampanyası
gerçekleştirildi. 1987 yılında, menejit B ve C aşıları için (B aşısı Küba
tarafından geliştirilmiştir) saha denemeleri yapıldı. 1989 yılına kadar 15 yaş
altı bütün nüfusa menejit B ve C aşısı yapıldı.
1980’li yıllarda
UNICEF’den alınan 125 bin dolar (soğutuculu kamyonlar, derin dondurucular,
termoslar ve termometreler) ve PAHO’dan alınan 150 bin dolar (15 soğuk oda ve
600 termos) değerindeki aynî bağışlarla soğuk zincir güçlendirildi. Bunlara
Halk Sağlığı Bakanlığı tarafından, 2 milyon peso üzerinde değeri olan 3 bin
buzdolabı ve 300 otoklav ilave edildi.
1980’lerin
sonunda, iki yaş altı nüfusta BCG, DPT, OPV, MMR ve
Meninjit B ve C aşılarında aşılama oranı, yüzde 90’ın biraz üzerine
yükseldi. Bu dönemde Kızamık kontrolu için 3 strateji uygulandı:
1. 15 yaş altı bütün nüfusa MMR aşısı (yakalama).
2. 1 yaş grubunda MMR aşılama
oranının yüzde 95’in üzerinde tutulması (devam).
3. 2 yaş grubu aşısız veya eksik aşılı çocukların aşılanması (takip). Bu
kampanya 1992 yılında 2 – 6 yaş grubu çocuklara MMR aşısı yapılarak
gerçekleştirildi.
Küba’nın bu
stratejisi, Batı yarımküredeki hemen bütün ülkeler tarafından uygulandı ve
dünya çapında takdir topladı.
1980’lerde PAHO,
aşılama çalışmalarına yönelik olarak 8 tavsiye kararı yayınladı ve Küba Bilimler Akademisi’nin önerisiyle Aşılama Uzmanlar Grubu oluşturuldu.
1988’den
itibaren, kabakulak, kızamık ve kızamıkçığı elimine etmek amacıyla bir program
başlatıldı ve Pedro Kouri Tropikal Tıp
Enstitüsü’nde şüpheli, olası ve doğrulanmış vakalar için bir sürveyans
sistemi geliştirildi.
1990 yılında, Küba
tarafından genetik mühendisliği yöntemiyle geliştirilen Hepatit B aşısının saha
denemeleri yapıldı. Küba dünya üzerinde bu aşıyı geliştiren üçüncü ülke oldu. İlaçların
ve aşıların istenmeyen etkilerini saptamak üzere bir tıbbi sürveyans sistemi
oluşturuldu. Aynı yıl 15 – 19 yaş grubu nüfusa menejit B ve C aşısı kampanyası
gerçekleştirildi.
1991 yılında, menenjit
B ve C aşıları, aşı takvimine alındı ve Ulusal
İlaç ve Aşı Kontrolü Merkezi kuruldu. 1992 yılında, 0 - 1 yaş grubu
çocuklar için ilk ulusal hepatit B aşı kampanyası başlatıldı. Daha sonra bu
kampanya kapsamına risk grupları da alındı:
- Dializ ve hemofili hastaları
- Ruh sağlığı merkezlerinde görevli sağlık personeli
ve hastalar
- Hepatit B riski olan bütün sağlık personeli
- Sağlık alanında eğitim gören öğrenciler
- Reform okulları öğrencileri
- Aile hekimleri ve hemşireleri
- Hepatit B hastaları ve taşıyıcıların cinsel
arkadaşları veya temaslılar
- 20 yaş altı bütün nüfus
- İnsülin kullanan Diabetik hastalar ve kronik böbrek
enfeksiyonu olanlar
- Cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklara sahip olanlar ve bunları cinsel temaslıları
Küba 1994
yılında, Polio Eradikasyon Sertifikası
için aday oldu ve uluslararası komite önünde başvuru savunmasını yaptı. Aynı
yıl Küba’ya PAHO tarafından, Polio Eradikasyon Sertifikası verildi.
1996 yılında, Holguin
Eyaletinde, Küba tarafından geliştirilen Leptospirosis aşısının saha deneyleri
başlatıldı. 1997 yılında, huzurevi sakinlerine yönelik influenza aşısı
uygulaması başlatıldı. 1998 yılında, Halk Sağlığı Bakanlığı bünyesinde Bağışıklama Uygulamaları Teknik Tavsiye
Grubu oluşturuldu.
1980’ler ve 1990’larda, ülke
çapında her biri 40’ar saatlik, 50’den fazla mezuniyet sonrası bağışıklama
kursu verildi. Bu dönemde “soğuk zincir”, Fransa’dan Sınır Tanımayan Doktorlar ve İspanya’dan Dünya Doktorları örgütlerinin yardımlarıyla daha da güçlendirildi.
Yerel sağlık örgütlerinde Enfeksiyon Hastalıklarının Kontrolü Programı,
Üçüncü Bağışıklama Programı ve Aşılamalardan Sonra Ortaya Çıkan İstenmeyen
Etkiler Programı uygulamaya girdi.
1999 yılında 1998 yılında doğan
bebekler için Hemofilus influenza aşısı (Hib) kampanyası başlatıldı ve
Hemofilus influenza aşısı, aşılama takvimine alınarak 2 aylık bebeklere
uygulanmaya başlandı. Aşılama oranında % 96’ya ulaşıldı. Hastalığın görülme
sıklığı 1998’de yüz binde 1,3’ten, 1999’da 0,6’ya indirildi (yüzde 53,4
azalma).
1990’larda 2 yaş altı çocuklarda
OPV, BCG, DPT, menenjit B ve C, hepatit B, MMR ve Hib aşılama oranları % 95’in
üzerine çıktı.
Küba 1962 – 2003 yılları
arasında aşılama – bağışıklama etkinliklerinde 240 milyon doz üzerinde, 10 ayrı
bağışıklama ajanı kullanmış, 300 milyon peso harcamış, PAHO, UNICEF, Meksiko
Rotaryenleri, Fransa Sınır Tanımayan Doktorlar ve İspanya Dünya Doktorları gibi
örgütlerden de 4 milyon dolar kadar bağış almıştır.
Güncel Durum
Küba’nın Ulusal Bağışıklama
Programı halen 13 hastalığa karşı (polio, tifo, tetanos, difteri, boğmaca,
kızamıkçık, kızamık, kabakuşak, verem, hepatit B, hemofilus influenza B,
meningitis B ve meningitis C), 11 aşı ile sürdürülmektedir. Yılda ortalama 4
milyon 800 bin doz aşı uygulanmakta ve yüzde 99,5’in üzerinde bir aşılama oranı
elde edilmektedir.
Aşılardan sekizi Küba’da
üretilmektedir. Polio, BCG (verem) ve MMR (kabakulak, kızamık, kızamıkçık) aşıları
ithal edilmektedir.
Rutin çocukluk çağı aşılamaları
dışında, risk gruplarına yönelik mevsimsel grip, leptospirozis, tifo, hepatit
B, tetanos ve sarı humma aşıları da yapılmaktadır.
Aşılama – bağışıklama
çalışmaları 50’den fazla hastane, 451 poliklinik ve 10.782 Temel Sağlık Ekibi
tarafından yürütülmektedir. Ayrıca Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde okul
aşıları yapılmaktadır. Küba Kadınlar
Federasyonu ve Devrimi Savunma Komiteleri aşılama etkinliklerinin değişmez
aktörleridir.
Değerlendirme
Küba’da bugüne kadar aşı ile önlenebilen altı hastalık (1962 yılında çocuk
felci, 1979 yılında difteri, 1993 yılında kızamık, 1995 yılında kızamıkçık,
kabakulak ve 1997 yılında boğmaca) ve bazı hastalıkların ciddi komplikasyonları
(1989’da kabakulak menenjiti ve doğumsal kızamıkçık sendromu) veya şiddetli
biçimleri (1962 yılında tüberküloz menenjit, 1972 yılında yenidoğan tetanozu)
elimine edilmiştir.
Program sayesinde adada hemofilus influenza b (2003’ten beri), hepatit b,
meningokok menenjiti ve tetanos (1990’dan beri) kontrol altına alınmış ve halk
sağlığı sorunu olmaktan çıkmıştır (görülme sıklığı yüz binde 1’in altına
inmiştir).
Yine bu çalışmaların bir ürünü olarak menenjit vakaları % 93 ve 15 yaş
altı nüfusta hepatit B vakaları % 97 azaldı. Küba’da 2000 yılına kadar aşı ile
önlenebilir hastalıklara bağlı olabilecek 27.222 ölüm önlendi ve 12.600 kişi
felç (polio), 1.800 kişi ciddi kalp komplikasyonlarından ve 4 bin kişi kör ya
da sağır olmaktan korundu. Bütün bunlar, Ulusal Bağışıklama Programından elde
edilen sosyal faydanın, bu programın maliyetinin çok üzerinde olduğunu
göstermektedir.
Küba’nın aşılama – bağışıklama çalışmalarının başarısında, kendi
aşılarını kendisinin üretmesi çok büyük rol oynamıştır.
Akif Akalın
KAYNAKLAR
Acosta, LF.
(2019). Con el Programa Nacional de
Inmunización se han eliminado seis enfermedades en Cuba. Granma, 20 de octubre
de 2019. Erişim: 10 Mayıs 2020. http://www.granma.cu/todo-salud/2019-10-20/con-el-programa-nacional-de-inmunizacion-se-han-eliminado-seis-enfermedades-en-cuba-20-10-2019-22-10-21
Ambrón, LL.,
Torres, L., Carreras, AP., Santana, B., Sardiña, M., Aguirre, SR. ve Fuentes, AT.
(2018). Experiencia cubana en
inmunización, 1962–2016. Revista panamericana de salud publica, 42, e34. https://doi.org/10.26633/RPSP.2018.34
Baracca, A. ve
Franconi, R. (2016). Subalternity vs.
Hegemony, Cuba’s Outstanding Achievements in Science and Biotechnology,
1959–2014. Basel: Springer.
Corcho, DV. ve
ark. (2018). Response capacity and
challenges of the Cuban health system against communicable diseases. Rev.
Panam. Salud Publica, 42: e30. doi: 10.26633/RPSP.2018.30
Delgado Garcia, G.
(1998). Desarrollo histórico de la salud
pública en Cuba. Rev. Cubana Salud Pública, 24(2): 110 – 118.
Galindo, MA.
(1999). Cuba’s national immunization
program. Cuban Medical Research.1999. http://www.medicc.org/Medicc%20Review/1999/summer/html/immuno.html.
García, JR.,
Baldomir, W. ve Rodríguez, M. (2018). Haemophilus
influenzae meningitis in Cuban children: a nineteen years follow up. J.
Pediatr. Neonatal Care, 8(3): 130 – 133. doi: 10.15406/jpnc.2018.08.00324
Harman, B. ve
Patrick, D. (2005). Developing an
evaluation framework for Hepatitis B immunization programs in developing
countries: A case study with Cuba. Biotecnología Aplicada, 22: 131 – 137.
MacDonald, NE., Halperin, B., Chaple, EB., Scott, J. ve Kirk, JM. (2006). Infectious disease management: lessons from Cuba. Canadian Journal of Infectious Diseases and Medical Microbiology, 17(4): 217 – 220.
Reed, G. ve
Galindo, MA. (2007). Cuba’s national
immunization program. MEDICC Review, 9(1): 5 – 7.
Rojas Ochoa, F.
(2011). Vacunas. Cuba 1959–2008. La
Habana: Editorial Ciencias Médicas.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder