Marksizmin 1970’li yıllarda Avrupa’da
işçilerin ve emekçilerin sosyalizme yüz çevirmesiyle başlayan ve 1990’larda
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla doruğuna ulaşan bunalımı, pandemi süreciyle
birlikte yeniden ağır bir ideolojik krize evrildi.
Hükumetlerin pandemiyle mücadeleyi “her ne pahasına olursa olsun üretim sürecek” diyerek, önce maske – mesafe – temizlik ve sonra aşı uygulamasıyla sınırlaması karşısında emeğin çıkarları doğrultusunda tutarlı bir politika üretemeyen sol partiler, sermayenin “ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir” politikasına teslim oldular.
İKİNCİ ENTERNASYONAL HORTLADI
Günümüzün sol partilerinin pandemi
karşısındaki tutumları, sosyal demokrat partilerin Birinci Paylaşım Savaşı
öncesinde savaş bütçelerine karşı tutumlarına çok benziyor.
Anımsanacağı gibi 1914 yılında Alman
Parlamentosu’nda savaş bütçesi, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht dışındaki 108
sosyal demokrat vekilin oylarıyla kabul edilmişti. İkinci Enternasyonal
partilerinin çoğunluğu Alman sosyal demokratlarını izleyerek, işçilere ve
emekçilere “anayurt savunması” kisvesi altında ihanet ettiler.
Sol partiler nasıl 1914’te savaş
bütçelerini onaylayarak sermayenin yanında saf tuttularsa, bugün de pandemiyle
mücadelede işyerlerinin kapatılmasını savunmayarak, sermayenin “her ne pahasına
olursa olsun üretim sürecek” politikasının yanında duruyorlar.
1 NİSAN ŞAKASI GİBİ BİLDİRİ
Avrupa Komünist ve İşçi Partileri
İnisiyatifi 1 Nisan 2021’de bir bildiri
yayınladı. Bildiri gerçekten 1 Nisan şakası gibi.
Bir yanda “enfeksiyonların çoğu
işyerlerinde meydana geliyor” deniyor, diğer yanda virüsün toplum içinde
dolaşımının durdurulabilmesi için gerekli olan “tam kapanma” talep edilmiyor,
işçiler ve emekçiler hükumetleri “tam kapanma” tedbirine zorlamak için
mücadeleye davet edilmiyor.
Anımsanacağı gibi İnisiyatif 23 Ekim
2020 tarihinde yayınladığı
bildirisinde de salgınla mücadelede işyerlerinin kapatılmasını değil, işyerlerinde
işçileri koruyacak tedbirlerin alınmasını savunmuştu. Oysa işçileri virüsten
korumanın tek yolu işyerinin kapatılmasıydı.
Bildiri sol gösterip, sağ vuruyordu:
“Bütün düzeylerde sömürü devam ederken, eğitimin, haklar için mücadelenin,
politik ve kültürel yaşamın pandemi adına kısıtlanması kabul edilemez”. Oysa
İnisiyatif’in savunması gereken, işyerleri dışındaki kısıtlamalara karşı çıkmak
değil, kısıtlamaların işyerlerini de kapsaması olmalıydı.
İKİNCİ ENTERNASYONALİN İHANETİ SOLUN YENİLENMESİYLE AŞILDI
İkinci Enternasyonalin ihaneti, izleyen
yıllarda bu karara karşı çıkanların İkinci Enternasyonal partilerinden
ayrılarak işçi sınıfının çıkarlarını gözeten yeni örgütlenmeler içine girmeleriyle
aşılabildi. Bugün de solun yirminci yüzyılın ilk çeyreğindeki gibi bir
“yenilenmeye” ihtiyacı olduğu görülüyor.
Bugün sol partilerin pandemiye karşı
tutumları, aynı Birinci Paylaşım Savaşı döneminde savaş bütçelerine karşı
tutumlarında olduğu gibi bir “turnusol” görevi üstleniyor. Pandemiyle
mücadelede sosyal tedbirleri savunanlar ile tıbbi – teknik tedbirleri
savunanlar karşı karşıya.
Pandemiyle mücadelede “işyerlerinin
kapanması” tedbirini dışlayan solcular, mücadeleyi tıbbi – teknik tedbirlerle
sınırlıyorlar. Özelleştirmelerle zayıflatılan sağlık altyapısının
iyileştirilmesini, aşıda patentin askıya alınarak hızla yeterli miktarda aşı
üretilmesinin ve uygulanmasının sağlanması gibi tedbirleri savunuyorlar. Bunlar
elbette gerekli, fakat salgının bir an önce bitirilmesi için “yetersizdir”.
Bugün vaka artışını ve ölümleri
“bıçak gibi kesebilecek” asıl tedbir, işyerlerinin de kapatılmasını içeren “tam
kapanmadır”. Devlet kapanma sürecinde sosyal tedbirlere ağırlık vermeli, bütün
yurttaşların gereksinimlerini karşılamayı üstlenmeli ve salgına bir an önce son
vermelidir.
Salgında en çok işçilerin
hastalandığını ve yaşamını yitirdiğini, salgının bütün yükünü emekçilerin
çektiğini çok iyi bilen sol partiler, sermayenin “her ne pahasına olursa olsun
üretim sürecek” politikasını bilerek veya bilmeyerek desteklemekten bir an önce
vazgeçmeli ve salgına bir emekçiyi daha kurban vermemek için “tam kapanma”
mücadelesi başlatmalıdır.
Marksizmi içine düştüğü bunalımdan
çıkartacak ve solun geleceğini belirleyecek olanlar, bugün pandemi karşısında
işçi sınıfının çıkarlarını korkusuzca savunanlar olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder