Maalesef bütün öngörülerimiz
gerçekleşti ve Türkiye nüfusuna oranla vaka sayısında dünyada ilk sıralara
yükseldi. Daha önce de belirttiğimiz gibi ölümlerdeki artış, vaka sayısındaki
artışı birkaç hafta geriden izliyor. Yani önümüzdeki hafta günlük ölüm sayıları
da hızla artarak 400’leri bulabilir.
Ancak şimdi yeni bir tehlikeyle daha karşı karşıyayız. Bu tehlike “ücretsiz” veya “yarım ücretli” kapanma tehlikesidir.
Hükumetin salgınla mücadele
politikasının, sermayenin “her ne pahasına olursa olsun çarklar dönecek” talebiyle
şekillendirildiğini biliyoruz. Ancak hükumet, yoğun bakımların ve hastanelerin iflas
etmemesi için de tedbirler almak zorunda.
Şimdi hastanelerin hızla iflas
noktasına ilerlemesi, hükumetin salgının başından beri savunageldiğimiz “tam
kapanma” tedbirini seçenekleri arasına alacağına işaret ediyor. Gerçekten de
önümüzdeki haftalarda hükumetin işyerlerini de kapsayan bir tam kapanma
tedbirine başvurması şaşırtıcı olmaz.
“Salgının ilk gününden beri tam
kapanmayı savunmuyor muydun, daha ne istiyorsun?” diyebilirsiniz.
Evet, salgının başından beri tam
kapanma talep ediyoruz, fakat bizim talep ettiğimiz tam kapanma, emekçilerin kapanma
sürecinde “tam ücretlerini” almaya devam ettiği bir tam kapanmadır.
Bizim talep ettiğimiz tam kapanma,
devletin istisnasız bütün yurttaşlarının iaşe ve ibatesini (beslenme ve barınma)
sağladığı bir tam kapanmadır.
Biz asla vatandaşa “ne haliniz varsa
görün” diyen bir tam kapanma talep etmedik.
Nitekim dünyaya baktığımızda, dünya
üzerinde Türkiye dışında bütün ülkelerde tam kapanma tedbiri alan hükumetlerin,
kapanma süresince bütün yurttaşlarının barınma ve beslenmesini garanti altına
aldığını görüyoruz.
Elbette dünyanın ilk 20 ekonomisi
içinde olan ve geçtiğimiz yıl bütün dünya ekonomileri küçülürken Çin ile
birlikte büyümeyi başaran Türkiye, 15 gün veya 1 ay süreyle bütün
yurttaşlarının iaşesini ve ibatesini sağlayabilir. Hiç kimsenin bundan en küçük
kuşkusu olmamalıdır.
Pandemi süresince Sözcü Gazetesi’ne
göre Türkiye’nin zenginlerinin zenginliklerini en az yüzde 25 arttırdığını biliyoruz.
Pandemi sürecinde Murat Ülker’in serveti yüzde 46,5 artarak 6.3 milyar dolara
ve Erman Ilıcak’ın serveti yüzde 41,9 artarak 4.4 milyar dolara erişti. Böyle
bir Türkiye için 80 milyonun iki veya dört hafta için barınmasını ve
beslenmesini karşılamak nedir ki?
Buradan sendikalarımızı, meslek
örgütlerimizi, emek örgütlerini ve emekten yana siyasi partileri uyarıyoruz.
Hükumet artık her an “ücretsiz” bir tam kapanma ilan edebilir ve daha sonra
size dönüp, “tam kapanma istiyordunuz, yaptık” diyebilir.
Bu nedenle hemen “tam ücretli tam
kapanma” talep edildiğinin altı çizilmeli ve “ücret” konusuna, herkesin iaşe ve
ibatesinin sağlanması konusuna özellikle vurgu yapılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder