Translate

27 Mayıs 2021 Perşembe

Günü kurtarmanın ferahlığı

 


Türkiye yıllardır aklınıza gelen her konuda “günü kurtararak” yoluna devam etmeye çalışıyor.

 

Hiçbir sorununu çözmüyor, fakat erteliyor. Hatta kapıya gelmiş bir sorunun ertelenebilmesi, örneğin bir kartın borcunun, başka bir kartla borç alınarak ödenebilmesi dahi büyük bir beceri ve başarı olarak görülüyor.

 

Son kırk yılını böyle geçiren Türkiye’de “kurumlar” da artık gerçek işlevlerini yitirdiler.


Örneğin “üniversite” gençler için müstakbel işsizliği birkaç yıl öteleme aracı haline geldi. Bugün Türkiye’de üniversite öğrencilerinin en az yarısının mezun olduktan sonra hiçbir iş bulamayacaklarını herkes biliyor. Diğer yarısı da yabancıların underemployment dediği işler bulabilecek. Bugün üniversitelerdeki 5 milyon öğrenciden belki 50 bini eğitim gördüğü alanda çalışabilecek.

 

Fakat veliler de, gençler de çaresiz. Herkes belki diyor, acaba diyor ve çocuğunu üniversiteye gönderiyor. Çünkü “alternatif” yok. Fakat daha önemlisi sorunu çözme iradesi yok…

 

“Hastaneler” yıllardır hastaları iyileştiren kurumlar olmaktan çıktı. Artık doktorlara hastaları nasıl tedavi edecekleri değil, hastalıkları nasıl yönetecekleri öğretiliyor. O “hastalandım, doktora gittim, bir ilaç yazdı, kullandım ve iyileştim” senaryosu tarihte kaldı. Şimdi insanlara hastalıklarıyla birlikte nasıl yaşayacakları öğretiliyor.   

 

Buna rağmen insanlar iyileşmeyeceklerini bildikleri halde hastanelere gitmeye devam ediyorlar. Herkes, “belki bu sefer” diyor. Çünkü “alternatif” yok. Fakat daha önemlisi, kimse bir başka tıbbın, bir başka hastanenin, bir başka sağlığın olabileceğini bilmiyor.

 

Daha düne kadar “ev” dediğimiz, daha romantik olanlarımızın “yuva” dedikleri mekanlar artık içinde yaşayacağımız mekanlar olmaktan çıktı ve yatırım aracı haline geldi. Artık kimse ev alırken içinde nasıl yaşayacağını düşünmüyor. Birinci öncelik, evin ileride prim yapıp yapmayacağı.

 

Ve insanlar son kırk yıl içinde 140 metrekarelik, her odası güneş alan 3 + 1 evlerden çıkıp, açık mutfaklı 2 + 1’lere, 1 + 1’lere ve birkaç yıldır 1 + 0’lara girdiler. Bazıları “kendi evlerine” kira öder gibi “aidat” ödemeye alışırken, diğerleri şehir merkezlerinden kilometrelerce uzaklara savruldular.

 

“Yemek” zaten unutuldu. Şimdi amacımız öğünümüzü aradan çıkartmak. Pandemi sürecinin de katkısıyla esnaf lokantaları, ev yemekleri yapan lokantalar “paket” işine giremedikleri için kepenk kapatmak zorunda kaldı. Pandemi sonrası kaçının yeniden açılabileceği meçhul. Diğer yandan fast – food endüstrisi büyüdükçe maliyetleri küçülüyor ve neredeyse evde yemek yapmanın maliyetiyle başa baş hale geliyor.

 

Bir çırpıda yaşamın en önemli alanlarını, eğitimi, istihdamı, sağlığı, barınmayı ve beslenmeyi 40 yılda ne hale getirdiğimizi sergilemeye çalıştık. Ancak bu yazdıklarımızın 30 – 35 yaş altındakilere hiçbir şey ifade etmediğinin de farkındayız. Onlar maalesef zaten böyle bir dünyaya doğdular ve başka türlüsünü ancak eski yerli filmlerde görebiliyorlar.

 

Fakat “günü kurtarıyoruz”. Bu durum ne kadar sürer bilemiyorum fakat günü gerçekten kurtarıyoruz.

 

Evet, biri oğlunuz – kızınız ne yapıyor dediğinde bugün için verecek bir yanıtımız var. Hem de hala fiyakalı bir yanıt: üniversiteye gidiyor teyzesi…

 

Evet, artık bir tuşa basarak Türkiye’nin istediğiniz yerindeki, istediğiniz uzmana, hatta dilerseniz hastanelerin web sayfalarında fotoğraflarına bakıp beğenerek gidebiliyorsunuz. Yazdığı reçete bir işe yaramamış, ne gam? Yarın başkasına gidersiniz.

 

Evet, belki eviniz içinize sinmiyor, fakat yarın? Şu metro inşaatı bitince fiyatı iki katına çıkacak. Peki, sizin alacağınız evin fiyatı kaç katına çıkacak?

 

Evet, telefonla pizza siparişi verip bugün de akşam yemeği “derdinden” kurtuldunuz. Yarın Allah kerim.

 

Gördünüz mü günü kurtarmak, sorunları ertelemek insan nasıl bir ferahlık veriyor? Uzun vadede mi? Keynes ne demiş? Uzun vadede zaten hepimiz ölmeyecek miyiz? Eğer yaşadığınız yaşamın “yaşam” olduğuna inanıyorsanız, başka bir yaşamın hayalini bile kuramıyorsanız, böyle yaşamaya devam etmekten başka çareniz yok zaten.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder