Hükumetin “tam kapanma” açıklaması ve
İçişleri Bakanlığı genelgesiyle bunun değil “tam” kapanma, “kapanma” bile olmadığının
anlaşılması üzerinden bir hafta geçmiş olmasına rağmen, bugün hala bazı sınıf işbirlikçisi
mahfillerin sanki Türkiye’de “tam kapanma” varmış gibi yorumlar yaptıkları
görülüyor.
Gerçekten bugün Türkiye’de bir “tam kapanma” varmış gibi yazılar yazan, yorumlar yapan siyasi partilerin hangi partiler olduğuna bakıldığında, işbirlikçilik apaçık ortaya çıkıyor.
Bu partilerden biri bugün “kapanma”
sürecinin ardından yaşanacaklara ilişkin umutlu olmadığını, çünkü kapanmanın “anlamlı”
olması için aşılamanın hızlanması gerektiğini yazıyor.
Yani sanki kapanma gerçekleştirilmiş,
fakat aşılama eksik kalmış demeye getiriyor.
Tabii bu arkadaşlar, değil TV’de
haberleri izlemek veya gazete okumak, sadece pencerelerinden dışarıya baksalar,
ortada bir kapanma olmadığını, sadece nüfusun küçük bir bölümünün evlerine
kapatılmış olduğunu görebilirlerdi.
Fakat uzun süredir sermaye
çevreleriyle birlikte salgınla mücadelede kapanmanın çözüm olamayacağı
iddiasına sarıldıkları için belki de bu durumu iddialarının kanıtı olarak
görüyorlar.
Bu arkadaşların ikinci iddiası, şu an
için salgınla mücadelede en etkili silahın aşı olduğu iddiasıdır. Bu iddia
tamamen bilim dışı bir iddiadır. Salgınla mücadelede en etkili silah aşı değil,
halk sağlığı tedbirleridir.
Salgının ilk gününden beri bulaşıcı ve
salgın hastalıklarla mücadelenin bilimsel ilkeleri sıralanıyor: olabildiğince
çok sayıda insana test yapılması, testi pozitif çıkanların izole edilmesi ve
temaslılar ile şüphelilerin karantinaya alınması.
Aşılama ise en etkili silah değil, halk
sağlığı tedbirlerine “yardımcı” bir uygulamadır. Toplumun yüzde 70’i aşılanarak
sağlanacak toplum bağışıklığı ile virüsün toplum içinde yayılması azaltılmaya
çalışılır.
Evet, bugün gerçekten Türkiye’de bu
arkadaşların sandığı gibi toplumun yüzde 95’inin evlerinde kaldığı “gerçek” bir
tam kapanma olsaydı ve bu süreçte aşılama hızlandırılsaydı, kapanma sonunda çok
iyi bir yerde olabilirdik.
Daha önce de defalarca belirttik.
Tarihte hiçbir salgın sonsuza dek sürmedi. Bu salgın da bir gün şöyle veya
böyle sona erecek, hatta geçmişteki birçok salgın gibi unutulup, tarihe karışacak.
Fakat salgın sürecinde gözlenen “sınıf işbirlikçiliği” asla unutulmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder