Translate

20 Haziran 2021 Pazar

Turizm dördüncü piki erken başlatabilir

 


Daha önceki değerlendirmelerimizde, yaz aylarıyla birlikte vaka sayılarında geçen yıl olduğu gibi bir gerileme yaşanacağını, fakat sonbaharda dördüncü bir pikin mümkün olduğunu belirtmiştik. Ancak bu öngörümüzü yaptığımız günlerde başta İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya olmak üzere birçok ülke Türkiye’ye yurttaşlarının seyahat etmesini zorlaştıracak tedbirler almıştı.

 

Bu hafta Avrupa’da bazı ülkelerin Türkiye’ye seyahat edecek yurttaşları için tedbirleri gevşetmeye başladıklarını gördük. Bu durum bizi sonbahardan daha önce bir dördüncü pik tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Özellikle hükumetin yurt dışından turist çekebilmek için test ve karantina tedbirlerini tamamen kaldırdığı düşünüldüğünde, bu tehdidin oldukça ciddi olduğunu söyleyebiliriz.

 

ACILARIN VE ÖLÜMLERİN TEK SORUMLUSU HÜKUMETLERDİR

 

Pandeminin başından beri bütün yazılarımızda hükumetlerin salgına “tıbbi” olmaktan çok “ekonomik ve politik” kaygılarla yaklaştığını, hatta pandemiyi siyasi amaçları için kullanmaya çalıştıklarını anlattık.

 

Hükumetler sermayenin talepleri doğrultusunda, salgına karşı alınacak tedbirlerin sermaye birikimini hiçbir şekilde olumsuz etkilememesine büyük özen gösterdiler. Oysa Çin’in yaptığı gibi “halk sağlığı tedbirleri” alınabilseydi, aşıya dahi gerek duyulmadan, geçtiğimiz yıl içinde salgın kontrol altına alınabilecekti.

 

Hükumetlerin toplumların geçimlerini emek güçlerini satarak kazanan kesimleri aleyhine aldıkları kararlar yüzünden bugüne kadar dünyada 180, Türkiye’de 5,5 milyon insan hastalandı ve dünyada 4 milyon, Türkiye’de 50 bine yakın insanımızı yitirdik.

 

Bu ölümlerin sorumlusu, salgını sermayenin talepleri doğrultusunda yöneten hükumetler ve hükumetlerin bu tercihini toplum gözünde meşrulaştırmak için mesleklerini kötüye kullanan bilim kurullarıdır.

 

SEYAHAT YASAKLARI NEDEN GEVŞETİLİYOR

 

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi günümüzde “yaz tatili”, emekçilerin kendilerini yeniden üretme sürecinin bir parçası haline gelmiştir. Emekçinin “yaz tatili harcamaları”, barınma, beslenme, sağlık ve eğitim harcamaları gibi emek-gücü maliyetinin bir parçasını oluşturur.

 

“Yaz tatili” konusu, sermayenin emek gücünün kendisini yeniden üretme maliyetini olabildiğince düşük tutma arzusu bağlamında ele alındığında, geçtiğimiz hafta Fransa, Avusturya, Almanya ve Rusya gibi ülkelerin Avrupa’da yaz tatilinin “en ucuza” getirilebildiği Türkiye’ye seyahat kısıtlamalarını gevşetmesi “anlaşılır” hale gelmektedir.

 

Böylece Avrupa’da emekçilerin “en düşük gelirli katmanlarının” da yaz tatili yapabilmelerine olanak sağlanırken, yine toplum sağlığı sermayenin çıkarları için feda ediliyor ve ülkemizde pandeminin dördüncü bir pik yapması riski göze alınıyor.

 

SORUN GELEN TURİSTLERİN HASTALANMASI DEĞİL, HASTALIĞI BİZE GETİRMESİ

 

Geçtiğimiz yıl yaz aylarına girilirken de asıl sorunun gelecek turistlerin Türkiye’de COVID 19’a yakalanmaları değil, aksine yurt dışından bize hastalık getirmeleri olduğunu belirtmiştik. Bu yıl, bu durum aşının yeterince etkili olmadığı “yeni varyantlar” ile daha da önem kazanıyor. Bu hafta Türkiye’ye uçuşları açacağını açıklayan Rusya’ya bakıldığında bu tehlike apaçık görülebiliyor.  

 

Dünya’da vaka sayısı sıralamasında Türkiye’nin bir basamak gerisinde bulunan Rusya’da, geçtiğimiz Aralık’ta günde 30 binlere yaklaşan vaka sayıları, halk sağlığı tedbirlerinin sıkılaştırılması ve aşılamanın hızlandırılmasıyla birlikte Nisan’da günde 8 binlere indirilmişti. Mayıs sonuna kadar bu düzeyde kalan vaka sayısının, ülkede Hindistan varyantının yayılmaya başlamasıyla birlikte tırmandığı görüldü. Haziran ortasında vaka sayısı günlük 15 bini aştı.   

 

İşte Rusya tam bu sürecin ortasında Türkiye’ye uçuşları serbest bırakıyor. Bu durum aşıların koruyucu etkisinin çok daha düşük olduğu varyantların ülkemize kolayca girmesine ve yayılmasına, sonbahar gibi beklenen dördüncü pikin çok daha önce ortaya çıkmasına neden olabilir.

 

BU UYARILARI KİME YAPIYORUZ?

 

Daha salgının ilk aylarında hükumetin salgınla mücadele stratejisini sermayenin gereksinimleri doğrultusunda belirlediğini ve yandaş bilim insanlarının ürettiği “maske – mesafe – temizlik” formülünü uyguladığını belirtmiştik. Bu nedenle uyarılarımızın muhatabı hükumet veya yandaş bilim insanları değil, toplumun başta emekçiler olmak üzere salgından en çok zarar gören ve salgında yaşamlarını yitiren kesimleridir.

 

Yarın yurt dışından gelecek turistler, sermayeye çok ihtiyacı olan dövizi getirirken, aynı zamanda emekçilere de aşıların etkilerinin çok düşük olduğu bilinen “yeni varyantları” getirecekler.

 

O halde yazılarımızın muhatabı bu ülkenin işçileri, emekçileri ve emekten yana aydınlarıdır.

 

İşçi sınıfını, geçen yıl olduğu gibi bugün de, üretimden gelen güçlerini kullanarak salgın yönetimine el koymaya davet ediyoruz. Yoksa bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da salgının ceremesini işçiler ve emekçiler çekmeye devam edecekler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder