Daha önceki değerlendirmelerimizde,
yaz aylarıyla birlikte vaka sayılarında geçen yıl olduğu gibi bir gerileme
yaşanacağını, fakat sonbaharda dördüncü bir pikin mümkün olduğunu belirtmiştik.
Ancak bu öngörümüzü yaptığımız günlerde başta İngiltere, Fransa, Almanya ve
Rusya olmak üzere birçok ülke Türkiye’ye yurttaşlarının seyahat etmesini
zorlaştıracak tedbirler almıştı.
Bu hafta Avrupa’da bazı ülkelerin Türkiye’ye seyahat edecek yurttaşları için tedbirleri gevşetmeye başladıklarını gördük. Bu durum bizi sonbahardan daha önce bir dördüncü pik tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Özellikle hükumetin yurt dışından turist çekebilmek için test ve karantina tedbirlerini tamamen kaldırdığı düşünüldüğünde, bu tehdidin oldukça ciddi olduğunu söyleyebiliriz.
ACILARIN VE ÖLÜMLERİN TEK SORUMLUSU HÜKUMETLERDİR
Pandeminin başından beri bütün yazılarımızda
hükumetlerin salgına “tıbbi” olmaktan çok “ekonomik ve politik” kaygılarla
yaklaştığını, hatta pandemiyi siyasi amaçları için kullanmaya çalıştıklarını
anlattık.
Hükumetler sermayenin talepleri
doğrultusunda, salgına karşı alınacak tedbirlerin sermaye birikimini hiçbir
şekilde olumsuz etkilememesine büyük özen gösterdiler. Oysa Çin’in yaptığı gibi
“halk sağlığı tedbirleri” alınabilseydi, aşıya dahi gerek duyulmadan,
geçtiğimiz yıl içinde salgın kontrol altına alınabilecekti.
Hükumetlerin toplumların geçimlerini
emek güçlerini satarak kazanan kesimleri aleyhine aldıkları kararlar yüzünden
bugüne kadar dünyada 180, Türkiye’de 5,5 milyon insan hastalandı ve dünyada 4
milyon, Türkiye’de 50 bine yakın insanımızı yitirdik.
Bu ölümlerin sorumlusu, salgını
sermayenin talepleri doğrultusunda yöneten hükumetler ve hükumetlerin bu
tercihini toplum gözünde meşrulaştırmak için mesleklerini kötüye kullanan bilim
kurullarıdır.
SEYAHAT YASAKLARI NEDEN GEVŞETİLİYOR
Daha önceki yazılarımızda da
belirttiğimiz gibi günümüzde “yaz tatili”, emekçilerin kendilerini yeniden
üretme sürecinin bir parçası haline gelmiştir. Emekçinin “yaz tatili
harcamaları”, barınma, beslenme, sağlık ve eğitim harcamaları gibi emek-gücü
maliyetinin bir parçasını oluşturur.
“Yaz tatili” konusu, sermayenin emek
gücünün kendisini yeniden üretme maliyetini olabildiğince düşük tutma arzusu
bağlamında ele alındığında, geçtiğimiz hafta Fransa, Avusturya, Almanya ve
Rusya gibi ülkelerin Avrupa’da yaz tatilinin “en ucuza” getirilebildiği Türkiye’ye
seyahat kısıtlamalarını gevşetmesi “anlaşılır” hale gelmektedir.
Böylece Avrupa’da emekçilerin “en
düşük gelirli katmanlarının” da yaz tatili yapabilmelerine olanak sağlanırken, yine
toplum sağlığı sermayenin çıkarları için feda ediliyor ve ülkemizde pandeminin dördüncü
bir pik yapması riski göze alınıyor.
SORUN GELEN TURİSTLERİN HASTALANMASI DEĞİL, HASTALIĞI BİZE GETİRMESİ
Geçtiğimiz yıl yaz aylarına
girilirken de asıl sorunun gelecek turistlerin Türkiye’de COVID 19’a
yakalanmaları değil, aksine yurt dışından bize hastalık getirmeleri olduğunu
belirtmiştik. Bu yıl, bu durum aşının yeterince etkili olmadığı “yeni
varyantlar” ile daha da önem kazanıyor. Bu hafta Türkiye’ye uçuşları açacağını
açıklayan Rusya’ya bakıldığında bu tehlike apaçık görülebiliyor.
Dünya’da vaka sayısı sıralamasında
Türkiye’nin bir basamak gerisinde bulunan Rusya’da, geçtiğimiz Aralık’ta günde
30 binlere yaklaşan vaka sayıları, halk sağlığı tedbirlerinin sıkılaştırılması
ve aşılamanın hızlandırılmasıyla birlikte Nisan’da günde 8 binlere
indirilmişti. Mayıs sonuna kadar bu düzeyde kalan vaka sayısının, ülkede
Hindistan varyantının yayılmaya başlamasıyla birlikte tırmandığı görüldü.
Haziran ortasında vaka sayısı günlük 15 bini aştı.
İşte Rusya tam bu sürecin ortasında
Türkiye’ye uçuşları serbest bırakıyor. Bu durum aşıların koruyucu etkisinin çok
daha düşük olduğu varyantların ülkemize kolayca girmesine ve yayılmasına,
sonbahar gibi beklenen dördüncü pikin çok daha önce ortaya çıkmasına neden
olabilir.
BU UYARILARI KİME YAPIYORUZ?
Daha salgının ilk aylarında hükumetin
salgınla mücadele stratejisini sermayenin gereksinimleri doğrultusunda
belirlediğini ve yandaş bilim insanlarının ürettiği “maske – mesafe – temizlik”
formülünü uyguladığını belirtmiştik. Bu nedenle uyarılarımızın muhatabı hükumet
veya yandaş bilim insanları değil, toplumun başta emekçiler olmak üzere salgından
en çok zarar gören ve salgında yaşamlarını yitiren kesimleridir.
Yarın yurt dışından gelecek
turistler, sermayeye çok ihtiyacı olan dövizi getirirken, aynı zamanda emekçilere
de aşıların etkilerinin çok düşük olduğu bilinen “yeni varyantları”
getirecekler.
O halde yazılarımızın muhatabı bu
ülkenin işçileri, emekçileri ve emekten yana aydınlarıdır.
İşçi sınıfını, geçen yıl olduğu gibi
bugün de, üretimden gelen güçlerini kullanarak salgın yönetimine el koymaya
davet ediyoruz. Yoksa bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da salgının
ceremesini işçiler ve emekçiler çekmeye devam edecekler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder