Translate

23 Haziran 2022 Perşembe

Öğretmenler hesap soruyor

 


Birkaç gündür sosyal medyada çok ateşli bir tartışma sürüyor. Tartışmanın fitilini “Canada Educators' Rank-and-File Safety Committee” veya “Kanada Eğitimcileri Sıra ve Dizi Güvenlik Komitesi” tarafından ortama atılan bir tweet yaktı:

 

“Kendinize hiç sordunuz mu, neden sınıflarda yayılan bir virüsün 48 binden fazla Kanadalıyı öldürdüğü iki yıl içinde hiçbir öğretmen sendikası öğretmenlerin ve öğrencilerin korunması talebiyle greve gitmedi”?

 

RANK AND FILE NE DEMEK?

 

Tartışmanın daha iyi anlaşılması için önce “rank-and-file” teriminin ne demek olduğunu açıklamaya çalışalım.

 

Dilimizde bire bir karşılığı olmayan bu terim aslında piyade birliklerinde askerlerin sıra (rank) ve dizi (file) halinde durmalarını ve yürümelerini ifade ediyor. Bu sıra ve diziler içinde yürüyenler arasında “rütbeliler” yok, onlar gruptan “ayrı” yürüyorlar. O halde “rank-and-file” terimini dilimize “sıra neferi” olarak çevirebiliriz.

 

Bu terim “sendikal” literatüre ilk olarak İngiltere’de, “sendikacılar” ile sendikanın “sıradan üyeleri” arasındaki farkı ifade etmek üzere alınmış. Genellikle patronla anlaşarak işçileri satan sendikacıları (rütbeliler) işçilerden ayırmak için kullanılıyor.

 

“Canada Educators' Rank-and-File Safety Committee” de, Kanada’daki öğretmen sendikalarında örgütlü fakat sendikaların “yönetiminde” görev almayan “sıradan” üyeler tarafından, sendika yönetimine tepki olarak kurulmuş bir “iş güvenliği” komitesi. Hukuksal olarak bir dayanağı yok fakat emekçiler arasında meşruiyeti var.

 

BÖYLE BİR GREV YASADIŞI OLURDU

 

Tweeter da @cersc_csppb hesabı atında izleyebileceğiniz bu tartışma, British Columbia Teachers’ Federation’a bağlı Delta Teachers’ Association başkanı Paul Steer’in, soruya verdiği şu yanıtla alevleniyor:

 

“Hayır, çünkü yanıtı biliyorum: eyaletlerin iş yasalarına göre böyle bir grevin yasadışı olacağı nedeniyle”.

 

Komite Steer’e şu yanıtı veriyor:

 

“Bu bütün sendika patronlarının kullandığı mazeret ve sendika patronları bunu kutsayan sözleşmeleri kabul ettikleri gerçeğini kolayca unutuyorlar. Bu pandeminin kendisi bir suç ve sendikalar yasallığa dayanmak istiyor. Bu arada on binlerce insan ölüyor…”

 

Tartışmaya Calgary’den katılan öğretmen Jenna Cunningham, “Okullardaki durumun bir suç olduğuna katılırken, sendikaların yasal dayanağı yok ve bazı öğretmenler greve gitmek istemezlerdi. Tek tek greve gidecek öğretmenler de işlerini yitirme, bir daha öğretmenlik yapamama riski alırlardı” diyor.

 

Victoria’dan bir eğitim danışmanı olan Devin Dignam,  “tarihsel olarak ‘sadece emirlere uydum’ mazereti iyi karşılanmadı. Adaletsiz yasaya uymamak yapılacak doğru şeydir” diyor ve wikipediadan Nurnberg mahkemelerinde Nazilerin kendilerini böyle savunduklarını aktaran bir sayfanın bağlantısını koyuyor.

 

Vancouver’dan öğretmen Gabriel Bauman ise, “öğretmenlerin yerel sendikalarından talep etmemeleri nedeniyle” diye yanıt vererek öğretmenleri suçluyor ve “WorkSafeBC’ye (British Colombia Güvenli Çalışma Yönetmeliği) dayanarak işyerinin güvenli olmadığı ilan edilebilirdi” diyor.

 

SENDİKA NEDEN VAR?

 

Komite “Sendika yönetimi öğretmenlere liderlik yapmayacaksa ne yapacak” diye sorarak “sendikacılar hükumetin halk sağlığı tedbirlerini kaldırma emrini uygulamakta pek hevesliydi, fakat sıra neferlerinin duyarlılıklarına yanıt vermekte değil” diyor.

 

Oldukça genç bir öğretmen olan Arrol Dradeb ise “kimse neden öğretmenler güvenli çalışma/eğitim koşulları talebiyle ücret almadan greve gitmeliydi demek yerine, ebeveynler çocuklarını evde tutabilirdi diye sormuyor” diyerek tartışmayı sendikal mecradan iyice uzaklaştırıyor.

 

VİRÜS DEĞİL KARBON MONOKSİT OLSAYDI?

 

Komite tartışmayı derinleştirmek için bir soru daha soruyor: “Okullarda karbon monoksit toksik düzeylere çıksaydı, sendikalar yine yasallığa dayanacak ve işi durdurmayı ret mi edeceklerdi”?

 

Tartışmaya TeacherBot2.0 rumuzu ile katılan ve süreçte istifa ettiğini söyleyen bir öğretmen, “Bunu gerçekten merak ediyorum. Bildiğim kadarıyla British Colombia Öğretmenler Federasyonu öğretmenleri korumak için doğru dürüst hiçbir şey yapmadı. Sendikaların okullarda ölümcül bir virüsün yayılmasını önlemeye bile çalışmaması nedeniyle artık okullarda öğretmenlik yapmadığıma memnunum” diyor.

 

Tartışmaya “dışarıdan” katılan Kanada Sosyalist Eşitlik Partisi’nden Dylan Lubao da “Öğretmenlerin kendilerini savunmaya hakkı olduğunu, fakat British Colombia Öğretmenler Federasyonu’nun çıkarlarını temsil etmediğine inanıyorlarsa, ‘sıra neferi komitelerine’ katılmaları ve bütün ülkede eğitimcilerin hakları için mücadele etmeleri” gerektiğini söylüyor.

 

TARTIŞMA SÜRÜYOR

 

Buraya gerçekten çok küçük bir bölümünü aldığımız tartışma sosyal medyada yüzlerce Kanadalı öğretmenin katılımıyla halen devam ediyor. Bu satırların yazıldığı saatlerde dahi onlarca öğretmen yeni mesajlar gönderdi.

 

Peki, ülkemizde bu süreç nasıl gelişti?

 

Bilindiği gibi ülkemizde de kendilerini “emek yanlısı” olarak tanımlayan örgütler ve sendikalar, aynı Kanada’dakiler gibi salgın karşısında “emeğin” çıkarına bir tutum sergilemek yerine, sermayenin dümen suyuna girdiler ve sermayenin “her ne pahasına olursa olsun çarklar dönecek” sloganını benimsediler. Bu slogan eğitim kurumlarına “her ne pahasına olursa olsun eğitim devam edecek” şeklinde tercüme edildi.

 

Bu süreçte bazı sözde akademisyenlerin, “virüsün yayılmasında okulların rolü yok” gibi ahlaksızca beyanlarına tanık olduk. Ne yazık ki emek örgütleri dürüst bilim insanları yerine bu şarlatanlara kulak verdiler ve okulların açık kalması için mücadele ettiler.

 

Virüsün etkinliğini yeniden arttırmaya başladığı ve yine her gün bir tanıdığımızın PCR testinin pozitif çıktığını duymaya başladığımız bu günlerde sosyal medyadaki tartışmanın çok güncel ve önemli olduğunu düşünüyoruz.     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder