Depremden birkaç gün önce, 27 Ocak’ta, e-posta kutuma Progressive International adına Varsha Gandikota-Nellutla ve David Adler tarafından kaleme alınmış bir mektup geldi. Mektup Havana’da, Palacio de las Convenciones’de, Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel ve Dışişleri Bakanı Bruno Rodríguez Parrilla dahil, 26 ülkeden 50'den fazla delegeyle “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen” kongresi düzenlendiği anlatılıyordu.
“Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen”
(YUED) başlığı beni gençlik yıllarıma götürdü. Acaba bu YUED, 1978
Alma-ata Bildirgesinde geçen YUED miydi? Anımsanacağı gibi Bildirge’de “2000
Yılında Herkese Sağlığa” erişmekte “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzene” dayalı
ekonomik ve sosyal kalkınmanın önemi vurgulanıyordu.
Mektubu okuyunca yanılmadığımı
anladım. Yazarlar, 1966 yılında yine Havana’da toplanan ve “Bağlantısızlar”
hareketine evrilip, ülkeler arasındaki adaletsiz ve eşitsiz ekonomik düzen
yerine, Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen talep eden Üç Kıta (Tricontinental) Konferansı’na atıf yapıyorlardı.
ORİJİNAL YENİ ULUSLARARASI EKONOMİK DÜZEN
Kapitalist – emperyalist sistem
Emperyalistler-arası İkinci Paylaşım Savaşı’ndan çok ağır darbeler alarak çıkmıştı.
Sosyalizm dünyanın üçte birine yayılmış ve sömürgeci sistemin dağılmasıyla
büyük “pazar” kaybına uğrayan kapitalist düzen, Avrupa’da ve kapitalizmin
beşiği İngiltere’de düştüğü zor durumdan işçi sınıfına büyük tavizler vererek (welfare
- refah politikaları) hayatta kalabilmişti.
Savaş sonrası kapitalist –
emperyalist dünyanın liderliğini alan ABD dahi, işçi sınıfının sosyalizme
yönelmesini önleyebilmek için New Deal politikalarını benimsemek, batı
Avrupa’daki kadar cömert olmasa da kısmen refah politikalarına teslim olmak
zorunda kalmıştı. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında büyük iyileştirmeler
yapıldı, Medicare ve Medicaid planları ile toplumun en dezavantajlı kesimleri
kısmi sağlık güvencesine kavuştu.
1960’ların sonlarında Küba devrimi ve
ABD’nin Vietnam yenilgisi gibi gelişmeler bütün sömürgelerde halkları
yüreklendirmişti. Artık birçok insan dünyanın “proleter devrimler ve ulusal
kurtuluş savaşları çağına” girdiğine inanırken, birbiri ardına siyasi
bağımsızlıklarını kazanan eski sömürge ülkeler, ekonomik bağımsızlıklarını
kazanmadıkça siyasi bağımsızlıklarının sözde kalacağını anlamışlardı.
1955'te Bandung'da sadece 29 hükümet
temsil ediliyordu. Yirmi yıl sonra YUED bildirgesini kabul eden BM Genel
Kurulu’nda 139 hükumetin temsil edilmesi, artık sömürge sisteminin tamamen
yıkılmış olduğunun önemli bir göstergesiydi. Emperyalizmin boyunduruğundan kurtulan ülkeler, artık
kendi doğal kaynakları üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak istiyorlardı.
Geri bıraktırılmış Asya, Afrika ve
Latin Amerika ülkeleri sanayileşmek istiyorlardı fakat ekonomileri, kapitalist
– emperyalist metropollere hammadde sağlayan “ihraç ekonomileri” olarak
örgütlenmişti. Metropollerle ticaretleri, metropollerin belirlediği kurallara
göre ve oldukça adaletsiz ve eşitsiz şartlarda gerçekleşiyordu. Uluslararası
finans ve kredi kuruluşlarından elverişsiz koşullarda borç bulabiliyorlardı.
Bu ortamda Yeni Uluslararası Ekonomik
Düzen, her devletin kendi doğal kaynakları ve bütün ekonomik faaliyetleri
üzerinde tam ve kalıcı egemenliğinin tanınmasını sağlayacak bir adım olarak
görüldü. YUED’in ülkelerin ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları yolunda atılacak
çok önemli bir adım oluşturacağı düşünülüyordu.
YENİLENMİŞ YENİ ULUSLARARASI EKONOMİK DÜZEN
Bugün “yenilenmiş” YUED imzacıları,
Küba'nın Birleşmiş Milletler'deki (BM) 77'ler Grubu başkanlığı etrafında toplanıyorlar.
BM Genel Kurulu'nda YUED, yani ülkeler arasında daha adil, daha eşitlikçi bir
ekonomik düzen tartışmalarını yarım yüzyıl sonra yeniden canlandırmak istiyorlar.
Bilim insanlarından, hükümet yetkililerinden ve aktivistlerden oluşan bu grup,
önümüzdeki 14 ay boyunca çeşitli küresel krizler karşısında dünya ekonomisini
yönlendirmek için yeni bir siyasi vizyon geliştirmeyi amaçlıyor.
Orijinal YUED, geri bıraktırılmış
ülkelerin 1971 yılında ABD’nin doların altına dönüştürülebilirliğini askıya
alması ve ardından petrol fiyatındaki artış, gıda krizi gibi gelişmelere ortak
yanıtı olarak ortaya çıkmıştı. Bugün dünya 50 yıl öncesinden çok daha büyük krizler
içinde. Hatta bu krizlerin insanlığın sonunu getirebileceğinden endişe
ediliyor.
21. yüzyılla birlikte neredeyse bir
“pandemiler çağına” girdik, salgınların biri bitmeden diğeri patlak veriyor.
Gıda krizi, iklim krizi, vekalet savaşları, iklim krizi, dünya tarihinde
görülmemiş boyutta insan hareketleri (göçler) bunlardan yalnızca ilk akla
gelenler. Fakat çok daha kritik olan, özelleştirme ve piyasalaştırma ile
kamusal yönü erozyona uğrayan dünyanın krizler karşısında 50 yıl öncesine göre
çok daha savunmasız ve kırılgan olması.
Diğer yandan 21. yüzyılın geçen
yüzyıldan en önemli farkı sosyalizmin artık sermaye için bir “yakın tehdit”
oluşturmaması. 1970’li yıllarda içine düştüğü ideolojik bunalımdan çıkamayan ve
kendisini yenileyemeyen sosyalizm, eskisi gibi dünya emekçilerinin teveccühüne
mazhar olamıyor. İşçiler eskiden olduğu gibi sendikalarda örgütlenmiyor, sınıf
partilerine yönelmiyor.
Fakat aynı zamanda sermayenin de
artık insanları içinde bulundukları yaşam ve çalışma koşullarını kabul etmeye
“ikna” yeteneğini yitirdiğini ve yönetebilmek için giderek daha çok gericiliğe
yaslanıp, şiddete yöneldiğini görüyoruz. Liberal demokrasiler yerlerini otoriter
rejimlere bırakıyor. Avrupa’da, hem de İtalya gibi faşizmin bedelinin en ağır
biçimde ödendiği ülkelerde faşist partilerin yeniden iktidar olmalarına tanık
oluyoruz.
Dolayısıyla bugün YUED çağrısının, 50
yıl öncesine göre çok daha elzem olduğunu fakat aynı zamanda çok daha
elverişsiz koşullar altında yapıldığını söyleyebiliriz. 1970’li yıllarda çok
daha elverişli uluslararası konjonktürde kısa bir süre içinde tökezleyen YUED,
acaba bu kez emperyalist güçler arasındaki çelişkilerden daha iyi
yararlanabilecek ve kendisine yol açabilecek mi?
SONUÇ BİLDİRGESİ
Havana Kongresi sonuç bildirgesinde özetle,
yeniden “Bağlantısızlar Hareketi” ve yeniden “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen”
diyor.
1955 Bandung Konferansı, 1961
Bağlantısızlar Konferansı, 1966 Üç Kıta (Tricontinental) Konferansı ve ötesinde
ifade edilen egemenlik, barış ve işbirliği ilkelerine dayanan “bağlantısızlık”
projesini yeniden hataya geçirme iradesi ortaya konuyor.
Bağlantısızlar Hareketine eşlik etmek
üzere 21. yüzyıla uygun Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen vizyonunun yenilenmesi
çağrısı yapıyor.
Anımsanacağı gibi “Yeni Uluslararası
Ekonomik Düzen” kurulması kararı, 1 Mayıs 1974’te Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu’nda alınmış ve bir bildirge ile eylem planı yayınlanmıştı. Havana
Kongresi önümüzdeki yıl, orijinal YUED kararının alınmasının 50. yıldönümünde
kararın yeniden BM Bildirgesi haline getirilmesini talep ediyor.
Havana Kongresi, ekonomik bağımsızlığın
“bahşedilmeyeceğini”, ele geçirilmesi gerektiğini kabul ediyor. Geçmişte nasıl petrol
üretiminde kolektif güç kullanıldıysa, bugün de Güney'in ortak eylemine
dayanılmalıdır.
Havana Kongresi, Küba'nın 77'ler
Grubu (G77) başkanlığını ve Çin'in Güney'e desteğini amaçlarına erişmek için
bir fırsat olarak görüyor. Dünyadaki bütün halkları Yeni Uluslararası Ekonomik
Düzen'e ulaşmak için mücadeleye katılmaya çağırıyor.
Havana Kongresi’nin Çin ile ABD
arasındaki rekabet ve gerilimden olabildiğince yararlanmak istediği aşikar.
YUED Bildirgesi imzacıları, Çin’in ABD’nin dünya egemenliğini tehdit eden
“Kuşak – Yol” girişimi içinde yer alarak ABD karşısında dünya ekonomisindeki
yerlerini güçlendirmeye çalışıyorlar.
Önümüzdeki dönemde bu konu üzerine
daha çok konuşulacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder