Daha salgının ilk günlerinde sermaye çevreleri salgınla mücadelenin sınırını çizdi: “çarklar dönecek”! Kırmızı çizgi sermaye birikimiydi. Bilim insanlarının önereceği ve hükumetlerin alacağı hiçbir tedbir sermaye birikimi süreçlerine zarar vermeyecekti.
Oysa salgını yenmenin bilinen tek
yolu, hükumetlere ve bilim insanlarına yasaklanan yoldu. Bakan Fahrettin Koca
bunu bir konuşmasında şöyle itiraf etti: “Bu sorunun
tamamen ortadan kalkması için yapılması gereken tam izolasyon. Fakat dünyada
hiçbir ülke tam izolasyona geçmek istemiyor. Türkiye de istemiyor”.
Bu durumda bilim insanları Nasrettin
Hoca’ya sığındılar. Yaralı leyleğin gagasını, bacaklarını ve kanatlarını
keserek kuşa benzeten hoca gibi, kapanma tedbirlerini kesip – biçip, hiçbiri
tıp kitaplarında yer almayan, yurttaşların “virüs haftasonu ve gece hayatını
seviyor” diye dalga geçtiği “kısmi kapanma” tedbirleri ürettiler.
İnsanlar kapalı mekânlarda bir araya
gelmesin diye kahvehaneler ve lokantalar kapatılırken, milyonlarca insanın fabrikalarda
dip dibe çalışmaya, işe gidebilmek için toplu taşıma araçlarında kucak kucağa
seyahat etmeye devam etmeleri yüzünden salgın kontrol altına alınamadı.
Bunlara bir de hükumetin mağdur
yurttaşlarına yardım etmek yerine, onları borçlandırma çabaları
eklenince esnaf isyan bayrağını çekti. Çoğunluğu örgütsüz, diğerleri de DİSK,
Türk – İş ve Hak İş gibi sarı sendikalara üye olan işçilerden çekinmeyen
hükumet, esnafın tepkisinden ürkerek 1 Mart’tan itibaren tedbirleri gevşetmeye
karar verdi.
Şimdi ne olacak? Elbette geçen yıl yaza
girerken ne olduysa aynısı olacak. Nasıl geçen Nisan’da pik yaptıktan sonra
alınan kısmi kapanma tedbirleriyle azaltılan vaka sayıları ve ölümler,
tedbirlerin gevşetilmesinden sonra Eylül’de patladıysa, şimdi de aynısı olacak.
Bu filmi hep birlikte izledik.
Peki, böyle olacağı çok iyi bilindiği
halde neden 1 Mart’ta “normalleşmeye” başlanıyor? Çünkü hükumet sıkıştı: aşağı
tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Tedbirleri gevşetmezse küçük esnafla papaz
olacak. Belki küçük esnaf biraz nefes alırsa, vaka ve ölüm sayıları
patladığında, yeniden Eylül gibi bir “kısmi kapanmaya” razı olur.
Fakat virüsle oyun olmaz. Her gün
yeni bir mutasyon haberi geliyor. Sermayenin kırmızı çizgisini aşmayalım, aman çarkları durdurmayalım derken, karşımıza virüsün daha bulaşıcı, daha öldürücü
ve eldeki aşıların etkilemeyeceği varyantları çıkabilir.
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder