Translate

11 Haziran 2024 Salı

Osman Şadi Yenen hocayı yitirdik

 


İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı emekli profesörlerinden Şadi hocayı dün toprağa verdik


Şadi hoca tıbba ve sağlığa “toplumcu” bir perspektifle yaklaşan ve çalışmalarında diyalektik – maddeci yöntemi kullanan bir bilim insanıydı. Uzmanlık alanı olan enfeksiyon hastalıklarını “tarihsel – toplumsal süreçler” içinde irdeleyerek, enfeksiyonların yol açtığı sağlık sorunlarını yalnızca tıbbi açıdan değerlendirmekle yetinmez, sosyal, siyasal ve ekonomik boyutlarıyla tartışırdı.


Şadi hocayla İstanbul Tıp Fakültesi’nde “Toplumcu Tıp” dersleri verdiğim yıllarda tanışmıştık. Toplumcu Tıbba Giriş: Toplumcu Tıp Ders Notları başlıklı kitabımın yayınlandığını öğrenerek, benimle yapımcı ve sunucusu olduğu Bilim ve Toplum programında toplumcu tıp üzerine söyleşi yapmak istemişti. 

 

(Söyleşiye youtube.com üzerinden erişilebilir: https://www.youtube.com/watch?v=Aqo5aRzXK9M)


Şadi hocanın sağlığa ve hastalığa toplumcu yaklaşımını, on yıl kadar önce yayınladığımız “Kapitalizm, emperyalizm, sınıf ve Ebola?” başlıklı yazımızda göstermeye çalışacağız.


Anımsanacağı gibi Aralık 2013’te Guyana’da başlayan Ebola salgını, çok kısa sürede Liberya ve Sierra Leone’ye yayılmış ve 28 binden fazla insanı etkilemişti. Öldürücülüğü çok yüksek (fatalite hızı yüzde 40) olan hastalık nedeniyle 11 binden fazla insan yaşamını yitirmişti.


Ebola salgını kamuoyuna ekranlardaki havaalanlarında karga tulumba ambulanslara atılıp hastanelere taşınan “şüphelilerin” görüntüleriyle ve ABD’nin salgını sınırlamak için “askeri çözüm” önerileriyle yansıtılmıştı.


İşte bu dönemde Şadi hoca Ulusal TV’de Ebola hastalığı üzerine bir söyleşisinde, moleküler çalışmaların Ebola virüsünün 2 bin yıldır var olabileceğini gösterdiğini söylüyor ve neden 2 bin yıl boyunca insanlarda hastalık yapmayan bu virüsün aniden insanlar için bir sağlık sorunu haline geldiğini sorguluyordu.


Ebola virüsü 2 bin yıldır insanlarda hastalık oluşturamamıştı, çünkü hastalık oluşması için “yeter şart” yoktu. Ebola virüsünün insanlarda enfeksiyon oluşturarak sağlık sorunu haline gelmesi “kapitalist üretim tarzı” sayesinde mümkün olmuştu.


Şöyle:


Ebola virüsünün kaynak konakları yarasalardı. Ebola virüsü yarasaların bedenlerinde, bu hayvanları hasta etmeden yaşıyordu. Virüsün başka canlılara geçebilmesi, diğer canlıların, bünyelerinde virüsü barındıran yarasa türleriyle yakın ilişki kurmasıyla mümkündü. Bu nedenle Ebola virüsü doğada, yalnızca bu virüsü taşıyan yarasa türleriyle temas kurma şansı olan bazı yabanıl hayvanlara geçebilmekteydi.


Binlerce yıldır insanların, ormanlarda ve mağaralarda yaşayan yarasalarla yok denecek kadar az bir temas içinde olması, bu virüsün insanlara geçmesini önlemişti.

 

Kapitalizm bu noktada devreye girmiş ve kâr hırsı ve kâr edebilmek için doğayı sonuna kadar sömürme süreçleri, birçok canlıda olduğu gibi yarasaların da yaşam alanlarında değişikliklere yol açmıştı.


Kâr güdüsüyle sanayinin gereksindiği hammadde gereksinimini karşılayabilmek için doğayı acımasızca tahrip eden kapitalizm, bir yandan yarasalar ve yabanıl hayvanları yerlerinden ederken, diğer yandan ormancılık ve madencilik başta olmak üzere çeşitli etkinliklerle insanları yaban hayvanlarının doğal yaşam alanlarına taşıyarak, bu hayvanlarla yakın temas içine sokuyordu.


Böylece geçtiğimiz 2 bin yıl boyunca insanlara geçebilme olanağı bulamayan virüs, kolayca insanlara bulaşabilme ve hastalık yapabilme şansı yakalayabilmişti.


Bu süreçlerin insan etkinlikleri tarafından belirlenmiş olması nedeniyle Prof. Dr. Şadi Yenen, Ebola hastalığını ve benzeri birçok hastalığı, “insan eliyle kışkırtılmış hastalıklar” olarak tanımlıyordu.


Şadi hoca emperyalizmin sömürülen halklar üzerindeki en önemli etkilerinden birinin “yoksullaştırma” olduğunu belirtiyordu. Kıskacına aldığı ülkelerin “bütün” kaynaklarını sömüren emperyalizm, bu ülkelerin halklarının ezici çoğunluğunu sefalet koşullarında yaşamaya itmekte ve bu yoldan insanların hastalıklar karşısında savunmasız kalmalarına neden olmaktaydı.


Ülkelerinin kaynaklarına el konması sonucu yoksullaştırılan insanlar, özellikle dünyanın en geri bıraktırılmış coğrafyalarında, karınlarını doyurabilmek için giderek daha çok yaban hayvanı yakalamak ve yemek zorunda kalmışlardı. Bu süreç özellikle gezegenimizin en yoksul kıtası olan Afrika’da yoğun olarak yaşanmaktaydı.


Böylece Ebola virüsüne ara konakçılık eden birçok yabanıl hayvan türüyle yakın ilişkiye geçen insanlar, besin kaynağı olarak kullandıkları bu hayvanlardan aldıkları virüslere maruz kalmaya başlamışlardı.


Emperyalizmin diğer bir etkisi, gezegenimizi kapitalistler için “pazar” haline getirme sürecinde neden olduğu savaşlardı. Aslında emperyalizm demek, savaş demekti. Şadi hoca konuşmasında, geçtiğimiz yıllarda bugün salgınların görüldüğü ülkelerde emperyalizmin doğrudan müdahalelerde bulunduğuna veya dolaylı olarak kışkırttığı savaşların yaşandığına dikkat çekiyordu.


Savaşın toplumlar üzerindeki en önemli etkilerinden biri de, bu ülkelerde sağlık altyapılarının çökmesiydi. Temel sağlık hizmetlerinin zarar görmesi, insanların temiz su kaynaklarına erişiminin kısıtlanması sonucu hijyen ve sanitasyon koşullarının bozulması, savaşların ilk ortaya çıkan sonuçlarındandı. 

 

Yine savaş alanlarından kaçmak zorunda bırakılan çok büyük insan hareketleri de önemli bir etmendi. Bütün bu gelişmeler, zaten sağlık altyapıları yeterli olmayan Afrika toplumlarında, savaşın da etkisiyle, salgınların çok daha etkili olmasına yol açmaktaydı.


Şadi hocaya göre kuşkusuz bu salgında Afrika’da görülen ölümler tümüyle önlenemezdi, fakat Afrika bugün olduğu gibi emperyalizmin kıskacında can çekişen bir kıta olmasaydı, Afrika ülkeleri de, Batı Avrupa ülkeleri gibi yeterli sağlık ve sosyal altyapılarına sahip olsalardı, belki bu salgınlar bu kadar büyümez ve bu kadar çok cana mal olmazdı. 

 

Şadi Yenen hocamız, sağlık sorunlarına yalnızca tıbbi perspektifle bakmakla yetinmeyen ve "nedenlerin nedenlerine" inmeye çalışan nadir hekimlerimizden biriydi.


Güle güle Şadi abi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder