Bu sabah Türk Tabipleri Birliği sosyal medya hesaplarından Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu'nu yitirdiğimizi duyurdu. TTB mesajında “Ülkemizde halk sağlığı alanının unutulmayacak isimlerinden, ömrünü halkın sağlığına adamış, büyük bir enerji ile üretimde bulunan, sayısız öğrenci, bilim insanı yetiştiren, değerli hocamız, dostumuz, Türk Tabipleri Birliği’nin yorulmak bilmeyen emektarı Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu’nu kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz” diyordu.
Kara haber tez ulaşır derler. TTB'nin mesajından sonra Türkiye'de halk sağlığının önemli isimleri sosyal medya hesaplarından ard arda mesajlar göndermeye başladılar. Ümit Kartoğlu mesajında “Türkiyenin en önemli halk sağlıkçılarından birini, bende de emeği çok olan sevgili Gazanfer abiyi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum” derken, İlker Belek “Halk sağlığı bilim insanı, titiz bir eğitici, sağlıkçı hareketinin emektarı, sosyalist bir aydındı Türkiye İşçi Partisi'nin hazırladığı Demokratikleşme İçin Plan'ın (1978) sağlıkla ilgili bölümünü yazmıştı” diyordu.
Genç halk sağlıkçılardan Kayıhan Pala “Çok üzgünüm. Ülkemizin en iyi halk sağlıkçılarından birini, sevgili Hocamız Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu’nu yitirdik” diye yazdı. Yine genç bir Göğüs Hastalıkları uzmanı olan, fakat halk sağlığına önemli katkılar sunan Osman Elbek de üzüntüsünü “Bir dönem kapanıyor. Kaybettiğimiz Gazanfer hoca değil sadece; onun şahsında sağlık hizmetini insan hakkı olarak gören, yoksul ve yoksunu önceleyen zihniyet yok oluyor. Zamanın dili verimlilik, muteber kişileri de CEO’lar! Güle güle Gazanfer hoca: çok değer kattın bana, hepimize” tümceleriyle dile getiriyordu.
Gazanfer abi Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı başkanıydı. 2017 yılında emekli olduğunda başkanlığı hem öğrencisi, hem de yakın çalışma arkadaşı olan Prof. Dr. Bülent Kılıç'a devretmişti. Aynı zamanda Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Başkanı da olan Kılıç, yine bugün İzmir'de düzenlenen anma toplantısında “Bu veda sadece bir akademisyeni değil, aynı zamanda bir halk sağlığı savunucusu, sönmeyen bir ışığı uğurlamak için yapılıyor” dedi.
Gazanfer abi Halk Sağlığı camiasında çok önemli bir isimdir. Halk Sağlığı alanına “toplumcu” bir pencereden bakan sosyalist bir aydındır. Bugün Türkiye'de tıbba ve sağlığa “toplumcu” bir perspektiften bakan birçok hekime ve halk sağlıkçıya öğretmenlik etmiştir.
Gazanfer abi benim de öğretmenimdi. 1980'li yılların başlarında yeni kurulmuş olan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Halk Sağlığı Anabilim Dalı'na Ankara'dan (Hacettepe) gelmiş, kısa sürede kendisini ve halk sağlığını bütün öğrencilere sevdirmişti.
Biz Gazenfer abiyi Halk Sağlığı stajında tanıdık. Staj Sağlık Bakanlığı ile yapılan bir protokol çerçevesinde Narlıdere – Güzelbahçe bölgelerinin Sağlık Ocakları'nda yapılıyordu. Nusret Fişek tarafından 1960'lı yıllarda başlatılan Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi programını bölgede uygulamaya koyan Gazanfer hoca, öğrencilerini aynı yıllarda başlayan Devlet Hizmeti Yükümlülüğü için hazırlıyordu. Gazenfer hocanın rahlei tedrisinden geçen öğrenciler, mezun olduktan sonra zorunlu hizmet için gittikleri yerlerde görev aldıkları Sağlık Ocaklarında hiç yabancılık çekmediler, çok iyi pratisyen hekimlik yaptılar.
Ben de o şanslı öğrencilerden biriydim. Fakat benim Gazanfer abiye yakınlığım bununla sınırlı değildi. 1985 Nisan'ında Halk Sağlığı intörnlüğü yapıyordum. Mezuniyet öncesi son intörnlük stajımdı. İntörnlükte sınav olmadığından artık okulu bitirmek için gün saymaya başlamıştım. Fakat stajın ortasında İzmir'de üniversiteli gençlerle 1 Mayıs eylemlerini örgütlemek suçlamasıyla gözaltına alındım.
O dönemde gözaltı süresi çok uzun. İntörnlükte sınav yok, fakat devam mecburiyeti var. Bir ay sonra Askeri Mahkeme beni “delil yetersizliği” nedeniyle serbest bıraktığında staj neredeyse sona ermişti. Bir daha Halk Sağlığı stajı yapmam gerekiyordu. Gazanfer hocanın yanına gittim, durumu anlattım. “Tamam, bakarız çaresine” dedi ve yeni intörn grubuyla birlikte staja yeniden başladım.
Her şey yolunda derken, bir gün Dekanlık'tan çağırdılar. Fakülte hakkımda okulda “siyasi faaliyetler” yürüttüğüm için soruşturma açmıştı. Soruşturmacı olarak atanan İbrahim Astarcıoğlu hoca “savunmamı” istiyordu. Hemen Gazanfer abiye giderek durumu anlattım. “Ben İbrahim'le konuşurum, sakın benden habersiz bir şey yapma” dedi.
Avukatım Kemal Kırlangıç bunun “idari” bir soruşturma olduğunu, kendisinin yardımı olamayacağını söyledi. Muhtemelen Deklanlığa baskı yapılıyor, okuldan atılmam isteniyordu. Soruşturmacı İbrahim hocanın yazacağı fezleke çok önemliydi. Bu arada okulum bitiyordu, fakat soruşturma yüzünden “çıkış” alamıyordum.
Gazanfer abi beni odasına çağırdı. İbrahim hocayla konuştuğunu, meseleyi kapatacaklarını söyledi. Daha sonra birlikte ifademi yazdık. İfademde bütün suçlamaları reddettim ve zaten Askeri Mahkeme'nin de bir delil bulamayarak beni saliverdiğini belirttim. İfademin arkasına Salıverme Belgesi'ni de ekleyerek Dekanlığa verdim.
İbrahim hoca ifadem üzerine “soruşturmaya gerek olmadığına” karar verdi ve yine Gazanfer abinin yardımıyla Öğrenci İşleri'nden “çıkışımı” alarak okulu bitirdim. Gazanfer abi “ne olur, ne olmaz sen ilk Devlet Hizmeti Yükümlülüğü kurasına katıl ve hemen göreve başla” dedi. Gazanfer abinin öğütlerine uyarak, 15 günlük “mehil müddetini” dahi beklemeden kurada atandığım yere giderek göreve başladım.
Uzun sözün kısası Gazanfer abi sayesinde okulu bitirebildim desem yeridir. Yoksa muhtemelen okuldan atılacak, yıllarca “af” çıkmasını bekleyecek ve okulu yıllar sonra bitirebilecektim.
Gazanfer abiyle dostluğumuz daha sonra meslekdaş olarak devam etti. 1990'larda İzmir'e döndüğümde Gazanfer abi artık profesör olmuştu. O yıllarda Konak Sağlık Grup Başkanlığı'nda çalışıyordum. Gazanfer abiden ilçedeki Sağlık Ocağı hekimleri için bir “Birinci Basamakta Araştırma” kursu için yardım istedim. Sağlık Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerden sonra ilçedeki “gönüllü” hekimlere yönelik olarak, içinde SPSS Veri Analizi uygulamalı dersi de olan kurs düzenlendi. Kursu tamamlayan hekimler, Sağlık Ocağı bölgelerinde çeşitli konularda bilimsel araştırmalar yaptılar.
1990'lı yıllarda Türk Tabipleri Birliği bir Genel Pratisyenlik Enstitüsü örgütlemeye çalışıyordu. Bunun için düzenlenen çalıştaylarda, alanın duayenleriyle bir araya geliniyor, pratisyen hekimler için 4 yıllık bir Genel Pratisyenlik uzmanlık eğitimi programı oluşturulmak isteniyordu. Bu yazının başındaki fotoğraf 15 - 16 Mayıs 1993 tarihlerinde TTB tarafından Balıkesir'de düzenlenen Genel Pratisyenlik çalıştayından. Sol baştaki Gazanfer abi ve aramızdaki de Prof. Dr. Recep Akdur hocamız.
1998 yılında İzmir'de bir TTB toplantısı sırasında çok genç yaşta bir kalp krizi geçirdim. Bir sürü hekimin ortasında kalp krizi geçirmek büyük şans. Hemen bir ambulansla Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne yetiştirdiler. Toplantıda bulunanlardan Ata Soyer, o sırada hastanenin Başhekimliğini de üstlenen Gazanfer abiye haber vermiş. Gazanfer abi hastanede kaldığım sürece çok ilgilendi ve hastaneden çıktıktan sonra da ne zaman karşılaşsak sağlığımı korumam için öğütler verdi.
Böylece Gazanfer abiyle ilişkilerimiz, ben Halk Sağlığı eğitimim için 2000 yılında yurtdışına çıkana kadar çeşitli şekillerde devam etti. Bir dönem Türk Tabipleri Birliği'nin yayın organı olan Toplum ve Hekim dergisinin Yayın Kurulu'nda birlikte görev yaptık. TTB tarafından düzenlenen birçok kongre, sempozyum ve panelde birlikte olduk. Gazanfer abiden bu süreçlerde çok şey öğrendim.
Gazanfer abinin Halk Sağlığı alanına “toplumcu” bir perspektifle bakışı, özellikle İngiltere'de bulunduğu yıllara dayanır. Buradaki sosyalleştirme uygulamalarını yakından inceleyen Gazanfer abi, bir makalesinde İngiltere'de örgütlenen Ulusal Sağlık Sistemi'nin medeni İngilizlerin insan haklarına duyduğu saygı veya insan hayatına verdikleri değer nedeniyle değil, İngiliz “işçilerin SSCB emekçilerini örnek alarak ayaklanmasını önlemeye dayalı genel stratejisi çerçevesinde, temel ilke olarak herkese eşit ve parasız sağlık hizmetini, yerinde sunmayı” kararlaştırmasıyla, “ülkede yaşayan tüm bireylere tam olarak parasız sağlık hizmeti sağlamak için 1948'de devreye” girdiğini söyler.
Toplumcu tıp konusuna yönelişimi de Gazanfer hocama borçluyum. Nitekim hemen hemen yayınladığım bütün kitaplarımda ve birçok makalemde Gazanfer abiye, özellikle sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi, sosyalist ülkelerinde sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi ve toplumcu tıp / sağlık hizmeti konularında çok sayıda atıflar yaptım, çalışmalarımda Gazanfer abinin derin bilgi ve deneyimlerinden çokça yararlandım.
Ben Gazanfer abiden bir yıl kadar önce emekli oldum. Gazanfer hocam ile isimlerimizin birlikte yer aldığı son çalışma, 2013 yılında “The Lancet” dergisinde yayınlanan “The Lancet Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın 'Başarılarını' Dünyaya Pazarlıyor” başlıklı makale oldu.
Emeklilik yıllarımızda pek görüşemedik. Bu sabah sosyal medyada Gazanfer abinin aramızdan ayrıldığı haberini gördüğümde sarsıldım. Gerçekten büyük bir insanı yitirdik ve ne yazık ki son yıllarda yitirdiğimiz insanlarımızın yerini dolduramıyoruz.
Güle güle Gazanfer abi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder