Translate

13 Ağustos 2020 Perşembe

Maske ideolojisi yenilmeden COVID 19 yenilemez

 

Salgının başından itibaren işçi sınıfı ve sermayenin COVID 19 ile mücadeleye ilişkin farklı ideolojik ve politik tutumlar benimsediğini gördük. Sağlığa “toplumcu” perspektiften bakan işçi sınıfı, salgınla mücadelede sürveyans ve filyasyon çalışmalarına, izolasyon ve karantina tedbirlerine ağırlık verilmesi gerektiğini savunurken, sağlığa “bireyci” perspektiften bakan sermaye, salgın mücadelesini “maske – mesafe – temizlik” üçlemesine daraltmaya çalıştı.

 

Sermayenin tıp fakülteleri, halk sağlığı kürsüleri, profesörleri, aydınları ve yazar çizerleri, 7/24 “maske propagandası” yapıyor ve toplumda eğer herkes maskesini taksa “salgının biteceği” algısı yaratmaya çalışıyor. Hatta geçen günkü yazımızda belirttiğimiz gibi sermaye profesörleri arasında maskenin “koruyuculuğunun”, aşınınkine yakın olduğunu söyleme cesareti gösterenler dahi var (*). Tabii bu profesörlerinkine “cahil” cesareti denemez, bu “meydanı boş bulma” cesaretidir.

 

Sermaye profesörleri korkusuzca “maske – mesafe – temizlik” propagandası yapabiliyorlar. Hiç korkmuyorlar, çünkü karşılarına kimsenin çıkamayacağından, propagandalarının eleştirilemeyeceğinden, eleştiren olursa ya sesini duyuramayacağından ya da gerekirse Prof. Dr. Kayıhan Pala örneğinde olduğu gibi idari baskılarla susturulmaya çalışılacağından çok eminler. Meydan boş, kimse bilimi savunamıyor, o halde bol keseden at gitsin…

 

Sermayenin tıp fakülteleri, halk sağlığı kürsüleri, profesörleri, aydınları ve yazar çizerlerinin bu tutumu, kendisini sağlıkla ilgili her alanda gösterir. Sağlıkta “bireyci” burjuva ideolojisini benimseyen sermaye profesörleri, İşçi Sağlığı ve Güvenliği alanında da, aynı COVID 19’da yaptıkları gibi “kişisel koruyucu donanımları” yüceltirler. Nasıl COVID 19 mücadelesini bir kişisel koruyucu donanım olan “maskeye” indirgiyorlarsa, işçi sağlığını da baret veya eldiven gibi kişisel koruyucu donanımlara daraltırlar.

 

İşçi sınıfı ise nasıl COVID 19 mücadelesinde sürveyans ve filyasyon, izolasyon ve karantina gibi “toplumsal” tedbirleri savunuyorsa, işçi sağlığında da öncelikle mühendislik tedbirleri ve idari tedbirler alınması gerektiğini vurgular. Sermaye profesörleri ise nasıl televizyonlarda filyasyon ve sürveyansı, izolasyon ve karantinayı birbirine karıştırıp kendilerini rezil ediyorlarsa, mühendislik ve idari tedbirlerini de yine “bireyselleştirmeye” çabalayarak bu konudaki cehaletlerini gösterirler.

 

Sermaye profesörlerinin maske takmayanlara yönelik aşağılayıcı tutumlarının, işyerinde baret veya eldiven takmayan işçilere yönelik suçlayıcı tutumlarıyla aynı olduğunu da kolayca görebilirsiniz. Her iki durumda da hemen “mağduru suçlayan” ve sermaye düzenini aklayan bir tutum sergilerler. Tabii kimsenin kendilerine, “madem maske bu kadar etkili bir koruyucu, neden maskelerini yüzlerinden hiç çıkartmayan onlarca sağlıkçı yaşamını yitiriyor?” diye sor(a)mayacağından çok emindirler. 

 

Daha önce belirttiğimiz gibi bu sermaye profesörlerinin bu ideolojik tutumu sağlığın bütün alanlarında gözlenebilir. Eğer bir sağlık sorununuz varsa, bunun sorumlusu mutlaka “sizsinizdir”. Ya sigara içiyorsunuzdur, ya genetiğiniz bozuktur, ya ellerinizi yıkamamışsınızdır, fakat bir yanlış varsa kesinlikle sizin yanlışınızdır. Hatta ortada bir yanlışınız görünmese bile, bu da sizin yanlışınızdır.

 

Burjuva ideolojisi sağlık sorunlarının çözümünü de bireye yıkmaz mı? Sermaye profesörleri bunun için “maske – mesafe – temizlik” üçlemesi içinde özellikle “maskeyi” öne çıkartıyor. Çünkü maskeyi “siz” takacaksınız. Herkes maskesini “birey(sel)” olarak takacak.

 

“Mesafe” konusu biraz netameli. Evet, düğünde, taziyede, asker uğurlamasında, plajlarda, tıklım tıklım toplu taşıma araçlarında mesafe “sizin” sorununuz fakat bunu fazla abartmamak gerek. Ya işyerlerinde ve okullarda sosyal mesafe ne olacak denirse durum tatsızlaşabilir. O halde mesafe konusunu mümkün olduğunca asker uğurlamalarıyla birlikte konuşmalı.

 

Sermaye profesörlerinin diğer bir propaganda aracı olan “kişisel hijyen”, salgının ilk dönemlerinde çok vurgulanıyordu. Haziran başından beri nedense kişisel hijyene fazla vurgu yapılmıyor. Belki de “elinizi yıkasanız salgın bitecek” iddiasını, “maskenizi taksanız salgın bitecek” kadar inandırıcı bulmuyorlar. Kim bilir? Yeri gelmişken sermaye profesörlerine hijyenin de sandıkları gibi “kişisel” hijyenden ibaret olmadığını, “mesleki hijyen”, “mental hijyen” veya “gıda hijyeni” birçok hijyen başlığı olduğunu da söyleyelim.     

 

Neticede COVID 19 mücadelesinin başarısı, toplum içinde sermaye ideolojisinin etkisinin kırılmasına bağlı olacaktır. Çünkü sermayenin salgınla mücadele politikası (maske – mesafe  - hijyen) bu ideolojiye dayanıyor. Tam da bu nedenle insanlar hükumeti ve Sağlık Bakanı’nı salgınla mücadelede “çok başarılı” buluyor.

 

Eğer salgının maske takarak yenilebileceğine “inanırsanız”, bunu besleyen burjuva ideolojisini benimserseniz, elbette salgının bir türlü üstesinden gelinememesinin gerçek nedeninin maske takmayanlar olduğunu ve insanlara 7 / 24 maske takın diyen hükumetin ve Sağlık Bakanı’nın bu işte bir suçu olmadığını düşünürsünüz.

 

Oysa salgının işçi sınıfının dediği gibi “toplumsal” tedbirlerle alt edilebileceğine inanırsanız, hükumetin ve Sağlık Bakanı’nın bu alanda hiçbir şey yapmadığını görüp, salgına karşı toplumsal tedbirler alınmasını talep edersiniz.

 

(*)https://sol.org.tr/haber/bilim-insanlari-soytariligi-soytarilara-birakmali-11831


Akif Akalın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder