Translate

İŞÇİ SAĞLIĞI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İŞÇİ SAĞLIĞI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mayıs 2020 Cumartesi

İşgünü saatinde Sovyetler Birliği dünyanın çok ilerisindeydi

İşçi sınıfının “işgününün kısaltılması” talebi, artı değer sömürüsüne dayanan sermaye düzenine karşı mücadelesinde önemli bir yer tutar. Proletaryanın 19. yüzyıl boyunca sürdürdüğü kararlı mücadeleyle işgünü 16 saatten 10 saate indirilebilmiştir.
1866 yılında Birinci Enternasyonal’in talepleri arasında “8 saatlik işgünü” talebinin bulunması ve 1 Mayıs 1890’da bütün dünyada “8 saatlik işgünü” için uluslararası eylem çağrısı yapılması, sosyalistlerin tarihsel olarak işgününü kısaltma mücadelesine verdiği önemin somut göstergesidir.

23 Mart 2020 Pazartesi

Workplace medicine: What is workplace medicine and what do workplace physicians do?


First of all, let us begin by saying that the emergence and development of worker health services and workplace medicine in history are the fruits of class struggle. Workplace medicine can only be understood as having been attained in the context of labor – capital relations. Unless we realize this aspect of workplace medicine, we cannot comprehend the difference between workplace medicine and general medicinal services.

11 Ocak 2020 Cumartesi

Endüstriyel demokrasi



Emeğin endüstriyel kararlara katılma talebi sanayi devriminin ilk günlerine kadar uzanmaktadır. İşçiler bilinçlendikçe endüstriyel koşullara ve sermayeye karşı eylemlere geçerek daha 1808’de seslerini duyurmaya başlamışlardır (1). Bu hareketlerin yaygınlaşması 1800’lerin ilk çeyreğinde ütopik sosyalist hareketi (2) ve 1840’larda Chartist hareketi doğurmuştur. Yine işçi yardım sandıkları, sendikalar, kooperatifler, Marksist hareketin ortaya çıkması ve işçi partilerinin kurulması işçilerin (emeğin) katılım talebinin ürünleridir.

1 Aralık 2019 Pazar

Bize her gün Kırmızı Pazartesi


Bilirsiniz, Marquez’in ünlü romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini “herkesin” bildiği bir cinayetin öyküsüdür. Cinayetin işleneceğini herkes bilir, fakat önleyebilmek için kimse bir şey yap(a)maz. Türkiye’de işlenen bütün “sosyal cinayetler” Kırmızı Pazartesi romanını anımsatmıyor mu?

16 Temmuz 2019 Salı

Biz de gündemimize dönelim mi?

Sonunda seçimler bitti ve her yerden “gündemimize” dönelim sesleri yükselmeye başladı. Kuşkusuz herkesin “gündemden” anladığı farklı. Egemen sınıflar için, sermaye için gündem “ekonomi”, yıllardır dillerden düşmeyen “yapısal reformlar”. Sermaye hükumete, artık “popülist” politikaları bırak, paraları yok bayram ikramiyesi, yok seçim hediyesi diye sağa sola savuracağına “bize” ver diyor.  Ya emekçiler “gündem” denince ne anlıyor? Şimdi “nereye” dönülecek? Emekçiler durumlarının “iyileştirilmesini” istiyor fakat bunun nasıl olacağı konusunda sermaye gibi köşeli önerileri yok. Birileri durumlarını iyileştirsin istiyorlar. Biri çıkıp “her şey çok güzel olacak” dedi, emekçiler de oy verdi, şimdi her şeyin çok güzel olmasını bekliyorlar.

4 Temmuz 2019 Perşembe

Ekmek kavgası


Bugün (3 Temmuz 2019) kadim dostumuz Dr. Zeki Gül, Evrensel gazetesindeki köşesinde “Fırınlar neden kapatılmalı” başlıklı bir yazı yayınlamış. Dahiliye uzmanı olan dostumuz, ekmeğin politik ekonomisini hekim gözüyle irdelemiş. Ben bir kısmını buraya aktarıyorum fakat yazının tamamını okumanızı öneririm.

13 Haziran 2019 Perşembe

Sermaye çocuk işçiler olmadan yapabilir mi?

Dün “Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele” günüydü. Uluslararası Çalışma Örgütü, İkinci Paylaşım Savaşı sonrasında gerileyen ve 1970’li yıllarda yalnızca dünyanın belirli coğrafyalarıyla sınırlanan çocuk emeği sömürüsünün yaygınlaşması ve küresel bir sorun halini alması üzerine, 2002 yılında 12 Haziran tarihini bu soruna dikkat çekmek için seçti.

Medyada dünyada 152 milyon çocuğun işçi olarak çalıştırıldığı, diğer bir ifadeyle her 10 çocuktan birinin çalışma yaşamında olduğu gibi ifadeler göze çarpıyor. Şüphesiz bunlar “resmi” rakamlar veya tahminler. Yani gerçekte çocuk işçiliğinin günümüzde eriştiği boyutlar, bu rakamların birkaç katı.

2015 yılında kabul edilen “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”, çocuk emeğinin 2025'te ortadan kaldırılmasını hedefliyor. Bu gerçekten mümkün mü? 6 yıl sonra dünyada çocuk işçiliği tarihe mi karışacak? Eğer bir “dünya devrimi” öngörüyorsanız, bu mümkün olabilir, fakat sermaye düzeni devam edecekse, çocuk işçiliğinin ortadan kalkması mümkün değil, çünkü sermaye, çocuk işçiler olmaksızın ayakta kalamaz.

2 Şubat 2019 Cumartesi

İşçinin hayatı kimin umurunda?

(2 Şubat 2019 tarihinde Çevre Mühendisleri Odası’nın düzenlediği İşçi Sağlığı ve İş güvenliği Sempozyumu’nda yapılan konuşmanın özet metnidir).

İktisatta “emek pazarı” diye bir kavram vardır. İşçilerle işverenler arasındaki ilişkileri açıklamakta kullanılan bu kavramda, emekgücü talebi olan işveren ile emekgücünü satan işçiyi bir araya getiren emek pazarı, ücretleri ve çalışma koşullarını belirler.

13 Ocak 2019 Pazar

Sovyetler Birliği’nde çalışma saati düzenlemeleri

Çalışma saatlerinin kısaltılması talebi, işçi sınıfının artı değer sömürüsüne dayanan sermaye düzenine karşı mücadelesinde önemli bir yer tutar. 19. yüzyıl boyunca sürdürülen kararlı mücadeleyle çalışma saatleri, günde 16 saatten 10 saate kadar indirildi.

22 Kasım 2018 Perşembe

İşçinin makus talihi

Bu kez de Zonguldak Kilimli. Hikaye, bildiğimiz hikaye. Yine ruhsatsız bir kömür ocağı. Yine kapitalistin kar hırsı. Yine bilmem ne borcunu ödeyebilmek için, canını ortaya koyarak kör kuyulara inmek zorunda gencecik kalmış işçiler. Ve yine arda kalan ağıtlar, yetimler, acılar.

Bu Türkiye’de işçinin makus talihidir. Kendimizi bildik bileli bu böyledir ve korkarım ki işçiler “sınıf” olmayı ve ayağa kalkmayı başaramazsa, ilelebet böyle gitmeye devam edecektir.

18 Ekim 2018 Perşembe

Türkiye’de mesleki dermatozların durumu

Geçtiğimiz günlerde Türkderm’de, “Türkiye’de mesleki dermatozların durumu” başlıklı bir makale yayınlandı.

Makale öncelikle, bir meslek hastalıkları konusunun, “klinisyen” hekimler (dermatoloji uzmanları) tarafından ele alınması bakımından önemli. Yazarlar, işçi sınıfının önemli bir sağlık sorununa eğildikleri bu makale için harcadıkları zamanı, birçok meslektaşları gibi “kozmetik” sorunlarla ayırabilirlerdi.

İkinci olarak makale, sorunun “sistemik” boyutuna dikkat çekerek, dermatolojide meslek hastalığı tanısı koymanın güçlüklerini tartışması ve bunların giderilebilmesi için somut öneriler getirmesi bakımından önemli. Açıkçası bugüne kadar bir dermatoloji uzmanının, hastasında tespit ettiği dermatolojik bir meslek hastalığını, mevcut otomasyon sistemiyle bildirmesinin çok zor olduğunu bilmiyor, eksik bildirimlerden ihmalkar hekimleri de kısmen sorumlu tutuyorduk.

11 Temmuz 2018 Çarşamba

Kalsın benim davam, devrime kalsın

Az önce soL Portal’da Soma karar duruşmasının ertelendiği haberini okuyunca aklıma Pir Sultan Abdal’ın deyişi geldi. Günümüzden 5 yüz yıl önce yaşayan ozan ünlü şiirinde, “dünya kadısından ben sorulmazam” diyerek, davasının Kırklar Divanı’na kalmasını talep etmişti. Zalimler bu divanda yargılanmalı ve cezalarını bulmalıydı.

22 Mayıs 2018 Salı

İşçilerin sağlığı ve güvenliği patronlara emanet

Şaka değil, gerçekten böyle artık. Dün işyerlerinde işveren veya işveren vekili tarafından yürütülecek iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerine ilişkin yönetmelikte yapılan bir değişiklikle, 50’den az işçi çalıştıran az tehlikeli işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri işverenler tarafından yürütülmesine olanak sağlandı.

27 Nisan 2018 Cuma

İşçiler ölüm–dirim savaşı veriyor

2018 1 Mayıs’ına girerken, “iş cinayetleri” yine Türkiye işçi sınıfının gündeminin “ilk” sırasında yer almaya devam ediyor. Yazıyı rakama boğmak istemiyorum, fakat yalnızca İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin Mart 2018 raporu, ay içinde “en az” 122 emekçinin daha iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini söylüyor. 2018 yılının ilk üç ay bilançosu ise 394.

27 Kasım 2017 Pazartesi

Sovyetler Birliği’nde emekçilerin yönetime katılımı

Sovyetler Birliği’nde “fabrika komitelerinin” emekçilerin yönetime katılım organları olarak büyük önemi vardır. Fabrika komiteleri, bünyelerindeki “emeğin korunması” alt komiteleri aracılığıyla, iş yerlerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliği etkinliklerinin de gözetimini yaparlar. Sınıfın Sağlığı bloğunun belgisi olan “işçilerin sağlığı, işçilerin elinde olmalıdır” ilkesinin yaşama geçirilmesi bu komitelerin sorumluluğundadır.

Aşağıda Sovyetler Birliği’nde hemen devrim sonrasında 1922 yılında 17 – 22 Eylül arasında Moskova’da düzenlenen 5. Bütün-Rusya Sendikalar Kongresi’nde kabul edilen Fabrika Komiteleri ve Yerel Komiteler Yönetmeliği’ni sunuyoruz.

14 Kasım 2017 Salı

Sovyetler Birliği'nde işçi sağlığı ve güvenliği

Ekim Devrimi’nin 100. yıl dönümünde, dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de etkinlikler düzenleniyor ve artık emekçilerin “ortak mirası” haline gelen Sovyet deneyimi çeşitli yönleriyle tartışılıyor. Bugün Sovyetler Birliği tarihe karışmış olsa da, genelde sağlık ve özelde işçi sağlığı ve güvenliği alanında (İSG) gerçekleştirdiği “devrimler” yaşamaya ve yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. 

20 Temmuz 2017 Perşembe

İşçilerin sağlığı neden işçilerin elinde olmalı?

soL Haber Merkezi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 13 Mayıs 2017’de başlattığı “Hedef Sıfır Kaza” kampanyasının ilk iki ayında iş(çi) cinayetlerinde en az 353 işçinin yaşamını yitirdiği haberini veriyor. Kuşkusuz haber bizi şaşırtmıyor. Hatta bu rakam çok daha yüksek de olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü Türkiye’de iş(çi) cinayetlerinin doğru hatta doğruya yakın tespit edildiğini söyleyebilmek çok güç. Ekonominin “yarısının” kayıt-dışı olduğu bir ülkede çalışma yaşamına ilişkin istatistiklerin doğru olabileceğini kim iddia edebilir?

22 Haziran 2017 Perşembe

Ölümüne çalıştırılmak

Dikkatinizi çekmiştir, dün soL’da bir haber yayınlandı: “AKP Hafta Tatili Kanunu’nu kaldırdı”.

AKP, 1924 yılında kabul edilen ve işçilerin haftada bir gün tatil yapmasını zorunlu kılan yasayı kaldırmış. Gerçi halen yürürlükte olan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun pazar gününü hafta tatili olarak belirtiyor, fakat soL Haber Merkezi AKP’nin yeni adımını işçinin hafta tatiline göz dikmek olarak yorumlamış.

15 yıldır AKP iktidarı altında yaşamak zorunda kalan hiç kimsenin “yok artık” demeyeceğinden emin olabilirsiniz. Geçen 15 yılda neler gördük. SSK hastanelerimiz gitti, taşeron işçi sayısı güvenceli istihdam sayısını aştı, kıdem tazminatı zaten sallantıda, İSG düzenlemeleri her seferinde başka bahara erteleniyor… Bu iklimde hafta tatilinin kaldırılması kimseyi şaşırtmayacak.

Elbette işçi sınıfı ve emekçiler buna da izin verirse…

23 Mayıs 2017 Salı

İş(çi) cinayetlerinde aydın ihanetinin rolü

İleride bugün yaşadığımız günlerin tarihi yazılırsa, en büyük konu başlıklarından biri muhtemelen “aydın ihaneti” olacaktır. Dünya emekçilerinin Fransız Devrimi’nden beri elde ettiği bütün kazanımlarını yitirmekte olduğu yirminci yüzyılın son çeyreğinden günümüze uzanan sürecin her adımında aydın ihanetinin izlerine rastlamak mümkündür.