Translate

12 Nisan 2022 Salı

Tarih yine tekerrür mü ediyor?

 


Dünya hızla “üçüncü” paylaşım savaşına koşarken, insanların basireti aynı birinci ve ikinci paylaşım savaşları öncesinde olduğu gibi bağlı. Aklı başında herkes nasıl bir felakete doğru ilerlediğimizi görüyor, fakat kimsenin elinden bir şey gelmiyor. Tarih kendisini göz göre göre üçüncü kez tekrar ediyor.

 

Dedelerimizin büyük bedeller ödediği Birinci Paylaşım Savaşı ile günümüzdeki gelişmeler arasında çok büyük benzerlikler var. Hani neredeyse sadece ülkelerin isimlerini değiştirseniz, tarih yüz yıl sonra aynen yineleniyor diyebilirsiniz. Oysa şairin dediği gibi tarih “ibret alınsaydı” tekerrür eder miydi?

2 Nisan 2022 Cumartesi

Üçüncü dünya savaşı mümkün mü?

 


Yaşı ellinin üzerinde olanlar bu sorunun 1970’li yıllarda sol içindeki önemli tartışma başlıklarından biri olduğunu anımsayacaklardır. O yıllarda Sovyetler Birliği çizgisindeki sol, SSCB ve diğer sosyalist ülkelerin “varlığının” sermayeyi bir üçüncü paylaşım savaşı çıkartmaktan caydıracağını savunarak bu soruya “hayır” derken, Sovyetler Birliğini “sosyal emperyalist” olarak niteleyen Çin ve Arnavutluk çizgisindeki sol “evet” yanıtı verirdi.

 

Sosyal demokratlar ise üçüncü bir paylaşım savaşının kaçınılmaz olarak “nükleer” bir savaş olacağını, nükleer savaşın galibinin olamayacağını, dolayısıyla kimsenin bir üçüncü dünya savaşı çıkartmaya “cesaret edemeyeceğini” savunurlardı.

 

Şimdi o günler çok gerilerde kaldı fakat üçüncü paylaşım savaşı olasılığı tartışılmaya devam ediyor ve bugün geçmişten farklı olarak üçüncü bir paylaşım savaşını mümkün görmeyen hiçbir taraf yok. Herkes böyle bir savaşı, dünyanın sonunu getirebilecek olmasına rağmen mümkün görüyor.

31 Mart 2022 Perşembe

Pandeminin neresindeyiz?

 


Son günlerde ülkemizdeki vaka ve ölüm sayılarındaki azalmayı pandeminin artık sona ermekte olduğu şeklinde yorumlayanların sayısının arttığını görüyoruz. Bunlar arasında pandeminin “hız kestiğini” söyleyen sözde tıp doktoru akademisyenler de var. Halkımız da bu gibilerin adının önünde “doçent” veya “profesör” unvanı görünce, bir bildikleri vardır diye düşünerek artık maske takmaya, aşıya yaptırmaya gerek kalmadığını sanıyor. Oysa gerçek durum hiç de öyle değil.

18 Mart 2022 Cuma

Sol ideolojisini arıyor

 


Solun 1970’li yıllarda içine düştüğü ve hala bir çıkış yolu bulamadığı “ideolojik bunalım” artık dayanılmaz bir hal almış görünüyor. Bunalımın son göstergelerinden biri de Fransa’da ortaya çıktı. Önümüzdeki ay yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Fransız Komünist Partisi adayı Fabien Roussel, enerji sorununda “nükleer” yanlısı söylemleriyle herkesi hayretler içinde bırakarak Fransız “aşırı sağının” yanında yer aldı.

9 Mart 2022 Çarşamba

Savaşın galibi fosil yakıt şirketleri

 


Biden dün Rusya'dan ithal edilen petrol ve doğalgazı yasaklayacağını açıklayarak savaşın galibini ilan etti. Şimdi sıra bu hafta Versay’da toplanacak olan Avrupa Birliği (AB) liderlerinde. Muhtemelen AB liderleri Biden kadar “kesin” bir tutum alamayacak, fakat toplantıda Avrupa’nın Rus fosil yakıtlarına (petrol, doğal gaz ve kömür) bağımlılığına son verilmesi için “ilkesel” kararlar alınacak.

27 Şubat 2022 Pazar

Dünya solu yine sınıfta kaldı

 


Solun Rusya’nın Ukrayna topraklarına girmesine ilişkin tutumda üçe bölündüğünü gördük: birincisi süreci bir emperyalist hegemonya savaşı olarak görüp acil barış çağrısı yapan sol, ikincisi kimi aşırılıklarına itirazları olsa da Rusya’yı destekleyen sol ve üçüncüsü Ukrayna’nın yanında yer alan sol.

 

Bu durum dünyada solun 1990’larda Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte içine düştüğü ideolojik krizden hala çıkamadığını, aksine krizin daha da derinleştiğini gösteriyor.

21 Şubat 2022 Pazartesi

Tıbbi çağrı: Avrupa’da savaşa hayır

 



Gerçi medyada alay konusu haline geldiğini görüyoruz fakat savaşla şaka olmaz. Herkesin gözü kulağı Ukrayna’da. Her an bir provokasyon gerçekleşebilir ve kendimizi bir savaşın ortasında bulabiliriz. Pandeminin üzerine bir de savaş… Emekçileri çok zor günler bekliyor.

19 Şubat 2022 Cumartesi

Sermayenin yeni politikası: virüsle yaşamak

 


Günde ortalama 2 milyon yeni vaka ve 10 binden fazla ölüm kimin umurunda? Dalgalar geliyor, emekçileri yatağa düşürüyor, canlarını alıyor, pikini – platosunu yapıyor, yerini yeni dalgalara bırakıyor. Ölenlerin ardından belki birkaç gün konuşuluyor, hayat devam ediyor.

3 Şubat 2022 Perşembe

EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TOPLUM SAĞLIĞI ENSTİTÜSÜ

 

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde 2012 – 2013 öğretim yılında Toplumcu Tıp dersi kapsamında seminer olarak sunulmuş ve tartışılmıştır.

 

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin yayın organı olan Halk Sağlığında Gündem (HASGÜN) elektronik dergisinin Haziran – Temmuz 2012 nüshasında yer alan “Halk Sağlığında İz Bırakanlar” bölümünde “Ege Toplum Sağlığı Enstitüsü” konusu işlenmiştir.

 

4 Temmuz 1975 tarihinde kurulan Enstitü’nün ülkemizin toplumcu tıp deneyiminde çok önemli bir yeri vardır ve Enstitü ülkemizde toplumcu tıp alanında birçok ilke imza atmıştır:

 

1. İlk kez bir sağlık kurumuna sağlık dışı mesleklerden (sosyolog, ekonomist, çocuk gelişimi uzmanı, sosyal çalışmacı, gıda mühendisi vb) uzmanlar istihdam edilmiş ve hizmet sunulan bölgede sağlık sorunlarının çözümü için bu mesleklerden uzmanlarla gerçekten birlikte çalışılmış ve çok değerli işler üretilmiştir.

 

2. İlk kez bu Enstitü’de hekim dışı meslek gruplarına Halk Sağlığı Uzmanlık eğitimi verilmesi planlanmıştır.

 

3. Enstitü’nün ilklerinden ve en büyük başarılarından biri de, kurum içinde tam bir demokratik işleyişi yaşama geçirmesidir.

 

Kuşkusuz bunların çoğu, daha önce de birçok yazar tarafından dile getirilmiştir, fakat ilk kez Enstitü’de yaşama geçirilmek için gerçekten ciddi çaba gösterilmiş ve elden geldiğince de gerçekleştirilmiştir.

 

Bugün bizler Toplumcu Tıp Seminerleri’nde Enstitü’den kalan deneyimlerden yararlanmaya ve Enstitü’nün açtığı yoldan ilerlemeye çalışıyoruz.

1 Şubat 2022 Salı

Eşitlik reçetesi

 


Geçtiğimiz yıl halk sağlığı çevrelerinde “Sağlığın ve Sağlık Bakımının Politik Ekonomisi: Sağlıksız Dağıtım” başlıklı kitabıyla adını duyuran Kuzey British Columbia Üniversitesi profesörlerinden Jalil Safaei, İran kökenli bir Kanadalı sağlık ekonomisti. Kitabında sosyoekonomik kaynakların dağılımındaki dengesizliğin hem ülkeler arasında, hem de ülkeler içinde sağlıkta eşitsizliklere yol açtığını, bunun nedeninin kapitalist ülkelerde egemen dağıtım mekanizmasının “piyasa” olması ve kararların “kâr” güdüsüyle alınması olduğunu anlatıyor.

28 Ocak 2022 Cuma

Venezuela’nın toplumcu sağlık sistemine ne oldu?

 


Okurlarımız geçtiğimiz yıllarda Venezuela’da sağlık alanında gerçekleştirilen toplumcu çabaları tanıttığımız yazılarımızı anımsayacaklardır. Venezuela’da Chavez’in ölümünden sonra yaşanan olumsuz gelişmeler, kamuoyunda bu ülkeye ilginin azalmasına neden oldu. Oysa Venezuela’nın toplumcu sağlık sistemi son yıllarda çok büyük darbeler almasına rağmen pandemi sürecinde oldukça iyi bir sınav verdi (1).

 

Venezuela’daki toplumcu sağlık sisteminin bugünkü durumunu, geçtiğimiz yıl Yosdany Morejón Ortega’nın CUBADEBATE web sitesinde yayınlanan bir yazısından (2) geniş ölçüde yararlanarak değerlendirmeye çalışacağız.

19 Ocak 2022 Çarşamba

Oxfam: Virüs değil eşitsizlik öldürüyor

 


Bugüne kadar yazılarımızda daha çok mevcut sosyal eşitsizliklerin kendisini pandeminin toplum içindeki dağılımında gösterdiğini, salgından toplumun sosyoekonomik açıdan dezavantajlı kesimlerinin daha çok etkilendiğini göstermeye çalıştık. Pazartesi günü “Eşitsizlik Öldürür” başlığı ile yayınlanan bir Oxfam raporu, bunun tersinin de geçerli olduğunu, pandeminin zengini zenginleştirip, yoksulu daha da yoksullaştırarak sosyal eşitsizlikleri daha da arttırdığını gösteriyor.

13 Ocak 2022 Perşembe

Sınıfların Omikron varyantı karşısındaki tutumları


 

Bugün pandemi sürecinde gözlenen en yüksek hızla yayılmakta olan Omikron varyantı ilk kez 24 Kasım 2021’de Güney Afrika’dan bildirildi ve iki gün sonra DSÖ tarafından tescillendi. İlk vakaların 11 Kasım’da Güney Afrika’dan Katar üzerinden Hong Kong’a ve Mısır’dan Türkiye üzerinden Belçika’ya giden iki kişi olduğu tahmin ediliyor.

 

Omikron varyantının dünyaya yayılma sürecinde, iki ana sınıfın, işçi sınıfının ve sermayenin tutumları birbirinden çok farklı oldu. Sermaye sınıfı (şirketler) neredeyse “ilk günden” itibaren yeni varyantın kendi sınıfsal çıkarlarına olası zararlarını asgarileştirebilmek için hazırlıklar yaparken, işçi sınıfı (emek örgütleri) sürece tabir yerindeyse seyirci kaldı.

11 Ocak 2022 Salı

Kapitalizmde bilimi şirketler yönlendirir

 


Sosyal ilişkilerin hastalıklara nasıl aracılık ettiğini ve güç ilişkilerinin sosyal ve fiziksel çevreyi nasıl belirlediğini araştıran toplumcu tıp, kapitalist toplumda hastalık ve sağlık tanımlarını kapitalist üretimin emek gücü talebinin belirlediğini savunur.

 

Birçokları buna itiraz edecek ve hastalık / sağlık tanımlarının “bilim” tarafından belirlendiğini söyleyecektir. Oysa pandemi sürecinde deneyimlediğimiz birçok olay, kapitalist toplumda bilimin de sermayenin kontrolünde olduğunu göstermiştir. Aşağıda bunun son örneğini göreceksiniz.

9 Ocak 2022 Pazar

Salgınla savaşabilmenin tek yolu dürüstlüktür


 

2020 yılının Ekim ayında Yurtseverlik.com web sitesinde yayınlanan “Sağlık krizi değil, ahlaki bir kriz yaşıyoruz” başlıklı yazımızda, pandemi sürecinde yaşanan “ahlaki krizlere” örnekler vermiştik.

 

Cumhurbaşkanı’nın, TTB’nin TURKOVAC için "ortada bir aşı yok” iddiasını, “Erciyes Üniversitesi büyük bir kadro ile TURKOVAC aşısını üretiyor, adamlar diyor ki 'böyle bir şey yok'. Ya siz ne sahtekarsınız, ne yalancısınız” şeklinde yanıtlaması, “ahlaki krizi” yeni bir boyuta taşıdı.

4 Ocak 2022 Salı

Vaccine is not enough

 


Scientists published an "open letter" in the British Medical Journal yesterday. In the letter, they stated that many countries are struggling with the pandemic by "only vaccination", but that this is not enough and that public health measures should be taken in addition to vaccination.

Aşı yetmez

 


Dün bilim insanları İngiliz Tıp Dergisi’nde (British Medical Journal) bir “açık mektup” yayınladılar. Mektupta birçok ülkenin pandemiyle “sadece aşı” yaparak mücadele ettiğini, fakat bunun yeterli olmadığını, aşı yanında halk sağlığı tedbirlerinin de alınması gerektiğini ifade ettiler.

31 Aralık 2021 Cuma

Yeni yılda kapanma olur mu?

 


Omikron varyantıyla birlikte vaka sayıları “katlanarak” arttıkça toplum içinde en çok merak edilen soru “yeni yılda bir kapanma gelip gelmeyeceği” oldu. Geçtiğimiz yıl hiçbir “sosyal” tedbir alınmadan uygulanan kapanmalardan canı yananlar endişe içinde. Geçen yıllarda vaka sayısı, bugünkü vaka sayısından çok daha azken kapanma tedbirleri alınmıştı, acaba şimdi ne olacak?

27 Aralık 2021 Pazartesi

Yoksulların kaderi virüsün gücünü yitirmesine bağlı


Salgının üçüncü yılına girilirken küresel aşılama verileri, küresel sosyal eşitsizlikleri yansıtıyor. Yüksek gelir grubundaki ülkelerde üçüncü doz aşılar yapılırken, düşük gelirli ülkelerde yaşayanların yüzde 8,3’ü sadece “bir” doz aşı yaptırabilmiş. Bu yüzde 8,3’ün de düşük gelirli ülkelerin “zenginleri” olduğunu tahmin etmek güç değil.

 

Peki, bu işin sonu nereye varacak?

19 Aralık 2021 Pazar

Kapanma karşıtları yine sahnede


 

Omikron varyantının yaygınlaşmasıyla birlikte vaka sayıları tırmanışa geçip, yoğun bakım yatakları dolmaya başlayınca, “kapanma” konusu da ister istemez yeniden gündeme geldi. Avrupa’nın birçok ülkesi yılbaşı yaklaşırken yeniden kapanmaya hazırlanıyor. Fransa, Danimarka, İngiltere, İrlanda ve Almanya şimdiden bazı kapanma tedbirlerini uygulamaya başladı bile (1, 2, 3).

 

Bu durum “kapanma karşıtlarını” telaşlandırdı ve kapanma tedbirine başvurulmasına karşı kamuoyu oluşturmak için harekete geçirdi. Dünyaca tanınmış kapanma karşıtı Jay Bhattacharya, 17 Aralık’ta İngiltere’nin sağcı – muhafazakâr Daily Mail gazetesinde bir yazı yayınlayarak hükumetlerden “kapanmayı unutmalarını” istedi (4).

17 Aralık 2021 Cuma

Halk Sağlığı disiplini tıbbın vicdanıdır

 


“5. Uluslararası ve 23. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi” bu hafta pandemi nedeniyle internet üzerinden gerçekleştiriliyor. Kongre ana temasını “Değişen Dünyanın Öncelikleri: İklim Krizi, Afetler, Göçler, Eşitsizlikler ve Toplumsal Dirençlilik” olarak belirlemiş. 

 

Kongre başkanı Prof. Dr. Bülent Kılıç bu seçimin gerekçesini şöyle açıklıyor: “21. yüzyılın halk sağlığı alanındaki en önemli sorunları giderek derinleşen iklim krizi, afetler, savaşlar, göçler, artan eşitsizlikler, kronik hastalık epidemileri ve yeni/yeniden ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklardır”.

 

Bu durum hiç şaşırtıcı değil, çünkü bu konular “Halk Sağlığı” disiplininin varlık nedenleri. Halk Sağlığı, 18. yüzyılın sonunda “yoksulluğu” ve 19. yüzyılda “çalışma ve yaşam koşullarının” sağlık üzerine etkilerini tartışarak tıp içinde bir disiplin haline geldi.

14 Aralık 2021 Salı

DEĞİŞEN DÜNYANIN DEĞİŞMEYEN GERÇEĞİ: YOKSULLUK VE EŞİTSİZLİK

 


Yoksulluk ve sağlıkta eşitsizlikler halk sağlığının en kadim, aynı zamanda en tartışmalı temalarıdır. Bunun nedeni yoksulluk ve eşitsizlik kavramlarının farklı tarihsel ve toplumsal bağlamlarda değişmesi ve  bireylerin dünya görüşlerinden ve inançlarından büyük ölçüde etkilenmesidir. 


PPT SUNU

26 Kasım 2021 Cuma

Çılgınlıklar emeğin örgütsüzlüğü sayesinde yapılabiliyor

 


Hükumetin ekonomide aldığı son kararlar birçokları tarafından “çılgınlık” olarak algılandı. Merkez Bankası’nın faizleri hükumetin talebi doğrultusunda indirmeyi sürdürmesi, dahası önümüzdeki aylarda da indirmeye devam edeceğini söylemesi “çılgınlık” olarak değerlendiriliyor. Fakat Cumhurbaşkanı’nın son konuşmalarından bu eleştirileri hiç umursamadığını ve bildiğini yapmaya devam edeceğini anlıyoruz.

22 Kasım 2021 Pazartesi

Pandeminin üçüncü yılına girerken

 

Zaman uçuyor. Çin’de ilk COVID 19 vakalarının çıkması üzerinden neredeyse iki yıl geçti. İki yıldır pandemiyle yatıyor, pandemiyle kalkıyoruz. Üçüncü yılına girmekte olduğumuz pandemiden ne zaman “çıkılacağı” kestirilemiyor. Sonbahara kısıtlamaları kaldırıp, okulları açıp, maskelerini bir kenara fırlatarak giren dünya, şimdi yeniden “kapanmaya” başladı. Acaba seneye bu zamanlar yazımızın başlığı “pandeminin dördüncü yılına girerken” mi olacak?

14 Kasım 2021 Pazar

Paran yoksa şeker hastası olmayacaksın


Birilerinin insanların hastalıkları üzerinden kazanç sağlamasına izin verilen bir düzende, ancak paranız kadar sağlık hizmeti alabilirsiniz. Bu durum şeker hastalığı gibi etiyolojisinde yaşam tarzının büyük rol oynadığı hastalıklar için daha da belirgindir.

 

Dünya Diyabet Günü’nden birkaç gün önce Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan “100 yıllık sözü tutmak: insüline erişimi evrensel kılmak” başlıklı rapor, bugün dünyada insüline gereksinim duyan en az 30 milyon insanın, kapitalist ilaç şirketleri tarafından üretilen ve pazarlanan insüline “bedelini ödeyemedikleri” için erişemediklerini anlatıyor.

7 Kasım 2021 Pazar

Aşıda arapsaçına doğru

 


Sağlık Bakanlığı’nın her konuda olduğu gibi COVID 19 aşısında da işleri karıştıracağı daha baştan belliydi. Şimdi aşıda işler giderek arapsaçına dönüyor ve Sağlık Bakanlığı’nın bu gidiş karşısında hiçbir hazırlığı olmadığını görüyoruz.

2 Kasım 2021 Salı

Son Lancet makalesi ve salgında durum

 


Bu hafta Lancet dergisinin online nüshasında İngiltere’nin Ulusal Sağlık Araştırmaları Enstitüsü’nden bilim insanları bir makale yayınladılar (*). SARS-CoV-2 delta (B.1.617.2) varyantının, enfekte aşılı ve aşısız bireylerde bulaşma ve viral yük kinetiklerini araştıran bilim insanları,  delta varyantına maruz kalanlarla aynı evde yaşayanlarda İkincil Atak Hızı’nın tam aşılılarda yüzde 25, aşısızlarda yüzde 38 olduğunu buldular.

26 Ekim 2021 Salı

Genetiği değiştirilmiş sol

 


Yaşı altmışın üzerinde olanlar veya 1980 öncesini bilenler, günümüzde solun geçmiştekinden farklı bir sol olduğunu söylüyor. Gerçekten de bugün kendilerini siyasi yelpazenin solunda tanımlayan kişi, grup veya partilerin söylem ve eylemlerine bakılarak, bunların 1800’lü veya 1900’lü yıllarda liberal sağcı olarak kabul edilebileceklerini söylemek abartı olmaz.

23 Ekim 2021 Cumartesi

Çanakkale’nin havasına, suyuna ne oldu?


 

“Çanakkale” dendiğinde birçok insanın aklına Kaz dağları, oksijen, temiz hava ve sağlık gelir. İnsanlar Çanakkale’nin havasının, suyunun temiz olduğuna, Çanakkale’de yaşamanın bir şans olduğuna inanır. Oysa geçtiğimiz hafta Çanakkale Çalıştayı’nda yapılan sunumlar, gerçeklerin çok farklı olduğunu gösterdi.

12 Ekim 2021 Salı

Toplumcu tıbbın kurucusu Virchow Çanakkale’de

 


Bu ay Almanya’da ve dünyanın birçok ülkesinde toplumcu tıbbın kurucularından Alman hekim Rudolf Virchow’un doğumunun (13 Ekim 1821) 200. yıldönümü nedeniyle çeşitli etkinlikler düzenleniyor, makaleler yayınlanıyor.

 

Bu makalelerden birinde Klaus W. Lange, Virchow’un 1848 yılında yayınladığı Yukarı Silezya Tifüs Salgını Raporu’nda hastalığın ve ölümlerin ana nedeni olarak belirttiği beslenme yetersizliği, işsizlik, sağlıksız barınma koşulları, eğitimsizlik ve tıbbi kurumlara yetersiz erişimin bugün COVID 19 salgınında da geçerli olduğunu belirtiyor: “enfeksiyon riskinde, hastalığın seyrinde ve vaka/ölüm hızlarında aynı faktörler rol oynuyor”.


Virchow’un biyografisine ve toplumcu tıbba katkılarına, 2013 yılında yayınlanan “Toplumcu Tıbba Giriş: Toplumcu Tıp Ders Notları” başlıklı kitabımızda genişçe yer vermiştik. Bu yazımızda Virchow’u ülkemizde çok bilinmeyen bir yönüyle tanıtarak anmak istiyoruz.   

29 Eylül 2021 Çarşamba

Tarım Söyleşisi – Çanakkale Düşünce Topluluğu

 


Merhaba,

 

Çanakkale Düşünce Topluluğu olarak önümüzdeki hafta Çarşamba akşamı (6 Ekim) yapacağımız üçüncü söyleşimizde “Tarım” konusunu ele alacağız. Bu kez bir konuğumuz olacak: ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri AD öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin.

27 Eylül 2021 Pazartesi

Pahası, sevdiklerimizin yaşamıymış

 


“Her ne pahasına olursa olsun”! “Ne olursa olsun”! “Amasız, fakatsız…”.

 

Pandeminin başından beri ne çok duyduk bu gösterişli, heyecan verici “hamasi” deyişleri. Kulağa ne kadar yiğitçe geliyorlar değil mi?

 

Fakat söz konusu “pahanın”, “amanın ve fakatın” sevdiklerimizin yaşamı olduğunu gördük. “Her ne pahasına” derken aslında “sevdiklerinizin yaşamı pahasına” diyorlardı.

 

Gerçi bugüne dek 63 bin sevdiğimizi yitirmemize rağmen bu gerçekleri hala görmemekte, anlamamakta inat edenlerin sayısı hiç de az değil.

22 Eylül 2021 Çarşamba

Yine muhatap sorunu

 


Yurtseverlik.com okurları yaz başında kaleme aldığımız “Müsilajda da muhatap sorunu” başlıklı yazımızı anımsayacaklardır. Yazıda müsilaj konusunda “bilinmeyen” hiçbir şey olmadığını, tek sorunun “muhatap” sorunu olduğunu belirtmiştik.

 

Aynı sorunla COVID 19 salgınının başladığı günlerde de karşılaşmıştık. Bugün, neredeyse salgının başlamasından 2 yıl sonra şunu çok net ifade edebiliriz: eğer salgının ilk günlerinde derdimizi dinleyecek bir “muhatap” bulabilseydik, salgın çoktan kontrol altına alınmış olacak, yitirdiğimiz on binlerce can bugün aramızda olacaktı.

16 Eylül 2021 Perşembe

Göç

 


Göç son yıllarda gündelik yaşantımızın önemli bir parçası haline geldi. Eskiden TV ekranlarında gördüğümüz göçmenler, artık mahallemizde, işyerimizde. Bugün sokağa çıktığınızda bir göçmene rastlamamanız mümkün değil, çünkü ülkemizde “resmi” rakamlara göre 4 milyona yakın göçmen yaşıyor. Yani etrafımızdaki her 20 kişiden biri göçmen.

 

Daha bunlara alışamadan, bizim gençlerimizin de en büyük hayalinin başka ülkelere göçmek olduğunu öğreniyoruz. SODEV Raporu ülkemizdeki gençlerin yüzde 62’sinin yurtdışına gitmek istediğini söylüyor. Bazı araştırmalarda bu oran yüzde 76’ya kadar çıkıyor.

 

Yani göç olgusuyla artık hepimiz bir şekilde yüzleşiyoruz.  

12 Eylül 2021 Pazar

Kırk bir yıl önce bugün

 


Benim kuşağımın tarihinde 12 Eylül 1980 tarihinin çok özel bir yeri vardır. Özellikle 1950 ve 1960’lı yıllarda doğanların çoğunun kaderi, kırk bir yıl önce bugün tamamen ve geri döndürülemez biçimde değişti. Darbe onların yaşamını "doğrudan" etkiledi.

11 Eylül 2021 Cumartesi

Mesele sadece aşı değil

Geçtiğimiz haftalarda medyaya birbiri ardına aşı karşıtı hekimlere ilişkin haberler düştü. Aslında “aşı karşıtı” ve “hekim” asla yan yana gelemeyecek iki sıfat. Tam bir oksimoron. Fakat bu sıfatların sık sık birlikte anılmaya başlaması kimseyi şaşırtmıyor. Kimse “bir hekim nasıl aşı karşıtı olur?” diye sormuyor. Neden acaba?

 

Örneğin COVID 19 nedeniyle yaşamını yitiren patoloji uzmanı bir hekimin, salgına “inanmadığı” ve aşı için de “emperyalist oyun” dediği söyleniyor. Bunlar gerçekten ne anlama geliyor?

7 Eylül 2021 Salı

Göç Söyleşisi - Çanakkale Düşünce Topluluğu



Merhaba,

 

Çanakkale Düşünce Topluluğu olarak önümüzdeki hafta Çarşamba akşamı (15 Eylül) yapacağımız ikinci söyleşimizde “Göç” konusunu ele alacağız.

 

Bildiğiniz gibi söyleşilerimizin amacı hepimizi yakından ilgilendiren sorunlar üzerine konuşmak ve “anlamaya” çalışmak. Söyleşilerde ülkemizde düşün iklimine hakim olan “taraftar” kültürünün dışına çıkarak, tartışmanın taraflarının iddialarını ve bu iddiaların dayanaklarını öğrenmeye, sorunları tarihsel ve toplumsal bir çerçeve içinde değerlendirmeye çalışıyoruz.

20 Ağustos 2021 Cuma

Afganistan için bir Uluslararası Tugay örgütlenebilir mi?

 


Afganistan’da bütün dünyanın gözleri önünde tarihin en korkunç insanlık dramlarından biri yaşanıyor. 21. yüzyılda dünyayı ve insanlığı yeniden karanlığa hapsetmeye çalışan güçler, Kabil’de zaferlerini kutluyorlar.

 

Fakat Afganistan’dan yer yer direniş sesleri de yükseliyor ve Taliban’ın Afganistan’ı o kadar kolay ele geçiremeyeceği anlaşılıyor. Muhtemelen Taliban bu nedenle kendisini dünyaya “itidalli ve ılımlı” mesajlar vermek zorunda hissediyor.

 

Fakat sorun yalnızca Afganistanlıların sorunu mu? Biz sadece Taliban’a lanetler yağdırıp, olup bitenleri “dışarıdan” gözlemekle mi yetineceğiz?  

18 Ağustos 2021 Çarşamba

Kendi yalanına inanmak

 


Tıpta “mitomani” adıyla tanımlanmış bir hastalık vardır. Bu hastalıktan mustarip olanlar sürekli yalan söylerler. Fakat asıl sorun mitomanların çoğu kez kendi yalanlarına kendilerinin de inanmasıdır. Böylece giderek yalan ile gerçek birbirine karışır, neyin yalan neyin doğru olduğu anlaşılamaz olur.

 

Uzun süredir bu hastalığın pençesine düşen Türkiye, artık dünyada ve içeride güvenilirliğini tamamen yitirdi. Son olarak bu hafta İngiltere Ulaştırma Bakanı Grant Shapps’ın Türkiye’nin seyahat kısıtlamalarında “kırmızı listede” kalmasının nedeninin, Türkiye’nin verilerinin “güvenilir olmadığını” söylemesi yüzümüzü kızarttı.

16 Ağustos 2021 Pazartesi

Afganistan bizim için kostümlü bir prova olabilir mi?

 


Dünden beri haberlerde Kabil’den kaçış görüntülerini izliyoruz. Acaba bu görüntüler bizim için de yakın bir geleceğin kostümlü provası olabilir mi?  Sonunda son zamanların meşhur tabiriyle artık geliyor mu gelmekte olan?

 

Bu sorulara yanıt vermek çok güç, fakat bugün Türkiye’de “aklı başında” olan tek bir kişinin bile hiç tereddütsüz “hayır” diyebileceğine inanmak mümkün değil. Elbette hiçbirimiz, hiç kimse kendisini yakın bir gelecekte İstanbul’un hava limanlarında uçaklara binebilmek için birbirimizi ezerken hayal etmek istemeyiz, fakat bu ihtimal hakikaten çok uzak mı?

31 Temmuz 2021 Cumartesi

Çanakkale Düşünce Topluluğu - Aşı Karşıtlığı Söyleşisi


Merhaba,

 

Çanakkale Düşünce Topluluğu’nun bu hafta Çarşamba gecesi (4 Ağustos 2021) Kepez Halk Kafe’de ilkini gerçekleştireceği söyleşilerin amacı, hepimizi yakından ilgilendiren sorunlar üzerine konuşmak ve “anlamaya” çalışmaktır.

 

Söyleşilerde ülkemizde düşün iklimine hâkim olan “taraftar” kültürünün dışına çıkarak, tartışmanın taraflarının iddialarını ve bu iddiaların dayanaklarını öğrenmeye, sorunları tarihsel ve toplumsal bir çerçeve içinde değerlendirmeye çalışacağız.

 

Söyleşilerimizi gerçekten “söyleşi” tarzında yürütmek istiyoruz. Bu nedenle konunun “uzmanının” sunum yapması yerine bir “kolaylaştırıcının” söyleşiyi yönetmesi ve katılan “herkesin” konuya ilişkin düşüncelerini ifade etmesine yardımcı olmasını sağlamaya çalışacağız.

 

Her söyleşiden önce katılımcılara söyleşi konusu üzerine çok “genel” bilgiler içeren bir metin göndererek tartışmanın “genel” çerçevesini çizmeye çalışacağız. Ancak söyleşide katılımcılar bu çerçevenin dışına çıkmakta özgürdür.

26 Temmuz 2021 Pazartesi

Sağlık Bakanı hükumete karşı bayrak açtı

 


Sağlık Bakanı Fahrettin Koca twitter hesabından yine çok cesur bir paylaşım yaparak, hükumete karşı bayrak açtı. Koca paylaşımında “Şu anki sorun, tedbirlerin esnetilmesidir. Kontrolü ele alalım”  dedi.

 

Bilindiği gibi tedbirler, 1 Temmuz’da Fahrettin Koca’nın da Bakanlarından biri olduğu hükumet tarafından “esnetilmişti”. Koca bu twitiyle hükumetin bu yanlış politikasına karşı çıktığını ilan ediyor ve halkı “kontrolü ele almaya” çağırıyor.

 

Halkın Koca’nın çağrısına kulak verip, vermeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz, fakat bu yazımızda Sayın Bakan’a bürokratlarının nasıl yanlış rakamlar verdiklerini ve Bakan’ı yanıltarak, topluma doğru olmayan veriler sunmasına neden olduklarını anlatmaya çalışacağız.

18 Temmuz 2021 Pazar

Salgında yine, yeniden başa döndük


Turizm sezonunu kaçırmama kaygısıyla plansız ve programsız açılmanın başladığı 1 Temmuz tarihini, salgının “dördüncü pikinin” başlangıç tarihi olarak belirleyebiliriz. Bu kez pikin nerelere kadar tırmanacağını, kaç ocak söndürüp, kaç yurttaşımızı aramızdan alacağını kestirebilmek çok daha güç.

 

Ancak salgının başından beri bütün gelişmeleri öngördüğümüz gibi, dördüncü pikin gelişini de öngördüğümüzü ve elmizden geldiğince topluma duyurmaya çalıştığımızı anımsatalım.

13 Temmuz 2021 Salı

Yeni varyantlara karşı tek çare aşı mı?

 


Salgın bir buçuk yılını geride bıraktı. Çin’de ortaya çıkan hastalık, önce yakın komşularına, daha sonra Avrupa’ya ve oradan bütün dünyaya yayılarak “pandemi” halini aldı.

 

Pandemi sürecinin her aşamasında sorunun farklı yönleri tartışıldı. Tartışmalar ilk günlerde virüsün nasıl tespit edilebileceğine, hastalıktan nasıl korunulabileceğine, sonraları hastaların nasıl tedavi edilebileceğine ve son aylarda aşılara odaklandı. Bugünlerde de “yeni varyantlar” konusu tartışılıyor.

9 Temmuz 2021 Cuma

Ahlaki yoksunluk ve epidemiyolojik salaklık


Dünkü konuşmasında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yöneticilerinden Dr. Michael Ryan, Temmuz ayında yaşanan açılmayı “ahlaki yoksunluk ve epidemiyolojik salaklık” olarak niteledi.

 

“Ahlaksızlık” bir dereceye kadar fakat “salaklık” (stupidity) terimi hiç de DSÖ gibi bir Birleşmiş Milletler örgütünün üst düzey yöneticisinin ağzından duymaya alışkın olmadığımız bir sözcük. Neler oluyor?

2 Temmuz 2021 Cuma

Üçüncü doz diye bir şey yok

 


Sağlık Bakanlığı dünden beri durduk yere herkesin kafasını karıştırdı. Hani kaş yapayım derken göz çıkartmak diye bir deyim vardır, yani Sağlık Bakanlığı gerçekten aşının gözünü çıkarttı.

28 Haziran 2021 Pazartesi

Yaşam hakkının sermaye dostu yönetmeliklerle gaspı

 


Yaşam hakkı en temel insan hakkıdır ve diğer hakların şemsiyesidir. Çağdaş toplumlar yurttaşlarına tanıdığı yaşam hakkını Anayasa ile garanti altına alır. Ancak pratikte insanlar yaşam haklarından, emeğin bilinç ve örgütlülük düzeyi oranında yararlanabilirler. Emeğin bilinçsiz ve örgütsüz olduğu toplumlarda sermaye yaşam hakkını kolayca gasp edebilir.

 

Geçtiğimiz Nisan ayında yayınlanan “elektrikli scooter (veya e-scooter) yönetmeliği”, yaşam hakkının sermayenin çıkarları doğrultusunda nasıl hiçe sayıldığının en somut örneklerindendir.

24 Haziran 2021 Perşembe

Eyvah! Müsilaj bilim kurulu kurulmuş

 


Dün Marmara’yı teslim alan ve Çanakkale boğazını geçip Ege’ye doğru ilerleyen deniz salyası (musilaj) sorunu için bir “bilim kurulu” oluşturulduğu açıklandı.

 

Tabii bilim kurulu dendiğinde aklımıza pandemi için kurulan “bilim” kurulu geldiği için hepimiz çok korktuk. Acaba müsilaj da pandemi gibi mi yönetilecek (veya daha doğrusu yönetilmeyecek)?

20 Haziran 2021 Pazar

Turizm dördüncü piki erken başlatabilir

 


Daha önceki değerlendirmelerimizde, yaz aylarıyla birlikte vaka sayılarında geçen yıl olduğu gibi bir gerileme yaşanacağını, fakat sonbaharda dördüncü bir pikin mümkün olduğunu belirtmiştik. Ancak bu öngörümüzü yaptığımız günlerde başta İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya olmak üzere birçok ülke Türkiye’ye yurttaşlarının seyahat etmesini zorlaştıracak tedbirler almıştı.

 

Bu hafta Avrupa’da bazı ülkelerin Türkiye’ye seyahat edecek yurttaşları için tedbirleri gevşetmeye başladıklarını gördük. Bu durum bizi sonbahardan daha önce bir dördüncü pik tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Özellikle hükumetin yurt dışından turist çekebilmek için test ve karantina tedbirlerini tamamen kaldırdığı düşünüldüğünde, bu tehdidin oldukça ciddi olduğunu söyleyebiliriz.

18 Haziran 2021 Cuma

Köle doktorluğuna dönüş

 


Kadim Çin, Hindistan ve Mısır tıbbı, Eski Yunanistan tıbbından binlerce yıl daha gerilere uzanır. Buna rağmen, günümüzde tıp ve hekimlik kendisini Hipokrat’a dayandırır; çünkü tıp, Hipokrat’la “bilimselleşmiştir”.

 

Hipokrat öncesi doktorlar, sağlığı ve hastalıkları “doğaüstü” güçlerle açıklıyorlardı. Bu nedenle ilk hastaneler tapınaklar ve ilk doktorlar din adamları oldu. Hastalık tanrısal bir cezaysa, hastalanmamak veya hastalanınca iyileşmek için tanrıya yakarmaktan başka çare yoktu.

 

Hipokrat sağlığı ve hastalıkları “doğal” süreçlerle açıklayarak tıbbı “bilimselleştirdi”. Ancak Hipokrat tıbbı yalnızca “özgür” insanlar içindi, “köleler” için değil”.

15 Haziran 2021 Salı

Çaresiz insanlar diyarı Türkiye

 


Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, 4 Haziran 2021 tarihli köşesinde son yirmi yılda gerçekleştirilen doğa talanını özetlemiş. Özdil’e teşekkürler, fakat zaten hepimiz her şeyi canlı yayında izliyoruz, hiçbir şey gizli – saklı değil.

 

Herkes her şeyin farkında, fakat insanlar “çaresiz”. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu talanı asla durduramayacaklarını düşünüyorlar.  Durdurabilirler mi?